Bilmeniz Gereken 16 Türk Fotoğrafçı ve Fotoğrafları

Ara Güler, Selahattin Giz başta olmak
üzere ünlü Türk fotoğrafçıların en güzel fotoğraflarını sizler için derledik.
1. Abdullah Biraderler
Rumelihisarı İskelesi, 19. yy sonu
Abdullah Biraderler veya Abdullah Frères Türkiye’de fotoğrafçılık sanatının kurucuları olarak tanınan Ermeni asıllı Viçen, Hovsep Abdullahyan ve Kevork kardeşlerin ticari adıdır. Sultan Abdülmecid, fotoğraf çektiren ilk Osmanlı padişahı olarak bilinir. Resmi Abdullah Biraderler çekmiştir. Fotoğrafını çektikleri arasında Fransa İmparatoriçesi Eugenie, Hıdiv İsmail Paşa, İtalya Kralı Vittorio Emanuele, Avusturya İmparatoru Franz Joseph, İngiltere Kralı Edward, İran Şahı Nasıreddin, Sırbistan Kralı Milan, Bulgar Prensi Ferdinand da vardır. Sultan Abdülaziz’in 29 Mayıs 1876 günü tahttan indirilmesi Abdullah Biraderler’in işini zorlaştırsa da, saraya yakın olmanın avantajını kullanmaya devam ederler. Ancak, 1877-1878 tarihli Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Yeşilköy’e kadar gelen Rus Ordusu ile olan yakın ilişkileri, Sultan II. Abdülhamid tarafından hoş karşılanmaz ve saray fotoğrafçılığı unvanı ellerinden alınır.

2. Gülmez Biraderler
Hayreddin İskelesi’nden Beşiktaş, 19 yy. sonu
1880’li yılların başında Yervant, Kirkor ve Artin isimlerindeki üç kardeş
Beyoğlu’nda Gülmez Kardeşler adı altında bir fotoğraf stüdyosu açarlar. Portre
çalışmalarının yanı sıra 1880’li yılların ikinci yarısında bir dizi İstanbul
fotoğrafı çekerler. Özellikle 1885-1900 yılları arasında çektikleri İstanbul
panoramaları oldukça başarılı çekimlerdir. 1893 yılında açılan Chicago
Sergisi’ne katılmaları, buradaki başarıları Sultan II. Abdülhamid’in ilgisi
çeker ve kendilerine Sultan’ın Fotoğrafçısı unvanını kullanmaları izni verilir.
1900’lü yılların başında Gülmez Kardeşler stüdyolarını Aşil Samancı’ya
devrederek faaliyetlerine son verirler. Bu devir sonrası Apollon Fotoğrafhanesi
olarak isim değiştiren stüdyo, 1922 yılına kadar çalışmalarını sürdürür.

3. Aşil Samancı
Pierre Loti’den Haliç, 19 yy. sonu
Aşil Samancı (1870 – 1942) babasının yanında ressam olarak çalıştı, Abdullah
Biraderler’in atölyesinde fotoğrafçılık öğrendi. Onların aracılığıyla girdiği
Saray’da fotoğrafçılık dersleri verdi, ayrıca Abdülhamid’in fotoğraflarını çekti
ve Mehmet Reşat’ın bazı gezilerine katıldı. Alman imparatoru Kaiser Wilhelm ile
Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın da birçok fotoğrafını çekmiştir.

4. Ali Enis Oza
Göksu Deresi, 1925
XX. yüzyıl İstanbul fotoğrafçıları arasında ilk adı anılması gereken kişi Ali
Enis Oza’dır. Bir amatör fotoğrafçı olan Oza hakkında ne yazık ki çok fazla
bilgimiz yoktur. 1948 yılında vefat eden Oza’nın Erken Cumhuriyet dönemine ait
çok sayıda İstanbul fotoğrafı bulunmaktadır.

5. Ali Ersan
Denizkızı Eftalya ile Refik Fersan radyoda kayıtta, 1934
1934 yılında foto muhabir Ali Ersan’ın öncülüğünde çıkarılan Fotoğraf Haberleri
adlı dergi, gerek yoğun güncel fotoğrafları, gerekse açtığı amatör fotoğraf
yarışması ile Türk fotoğrafçılarına önemli katkılar yapmıştır.

6. Faik Şenol
İstanbul’da yağmurlu bir sonbahar günü Aksaray Meydanı’ndan Beyazıt’a doğru,
1929
Faik Şenol (1912- 1981) Atatürk’ün fotoğrafçısı Ethem Tem’in yardımıyla Vakit
gazetesine girmiş, Ali Ersan ile tanışmıştır ve onun öğrencisi olarak
fotografçılığı öğrenmiş. Birçok gazetede çalışmıştır. 1946 yılında Türkiye’deki
ilk spor ansiklopedisini 4 arkadaşıyla birlikte çıkarmıştır. Basın Foto Ajansı
kurucuları arasında yer almıştır.

7. Hilmi Şahenk
İstanbul, 1954
Hilmi Şahenk 1903’te Adana’da doğdu. 1928’de foto muhabiri olarak gazeteciliğe
başladı. Son Saat, Vakit, İkdam, Milliyet, Politika, Ulus, Tan ve Vatan
Gazeteleri’nde çalıştı. 1950’li yılların sonuna doğru modern fotoğrafçılık
yöntemlerini uygulayan İstanbul Belediyesi Fotoğrafhanesi’ni kuran Şahenk,
kentin hızla değişen yüzünü belgeledi. Şahenk, İstanbul Belediyesi
Fotoğrafhanesi Şefliği’nden emekli olduktan 2 yıl sonra, 1972’de hayatını
kaybetti.

8. Selahattin Giz
Beyoğlu Turkuvaz Lokantası, 1930
Selahattin Giz (1914 – 1994) Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken babasının hediye
ettiği Laika marka küçük makineyle fotoğraf merakı başladı. Lise diplomasını
aldığı gün hocası ve Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Abidin Daver onu işe
aldı ve dönemin efsane foto muhabiri Namık Görgüç’ün yanında gazeteciliğe
başladı. Faik Şenol, Faruk Fenik ve Müeddep Erkmen ile birlikte Basın-Foto adlı
bir ajans kurdu.

9. Ara Güler
Galata Köprüsü, 1954
Nezih Tavlaş’ın kaleme aldığı Foto Muhabiri: Ara Güler’in Hayat Hikayesi’nde Ara
Güler’i en iyi tanımlayan cümleleri kitabın ilk sayfasında okuyoruz: “Bir
patlama olduğunda olay yerine doğru koşan kişi foto muhabiridir, oradan kaçan
ise fotoğrafçı. Ara Usta şüphesiz olayların üstüne üstüne giden, polemikten
kaçınmayan ve sözünü esirgemeyen cesur bir foto muhabiri.” Kitapta Ara
Güler “Her bir arşiv bir dünya getirir ve sunar size” diyerek kendi kurduğu
dünya hakkında konuşuyor. “Aslında ben de İstanbul’u görmedim. İstanbul zaten
bitmişti.” Zihnimize işleyen efsane fotoğrafların perde arkasına dair bilgi
veriyor.

10. Sami Güner
Kurbağalıdere, 1956
Sami Güner (1915 – 1991) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Merkez
Bankası’ndan emekli olduktan sonra tümüyle fotoğraf çalışmalarında yoğunlaştı.
Özellikle yurt dışında açtığı sergilerle Türkiye’nin tanıtımında büyük emek
harcadı. Çok sayıda ülkenin fotoğraflarını da Türkiye’de sergiledi. Kişisel
albümleri yanı sıra, geniş çaplı ilgi gören elliye yakın kitabı fotoğrafladı.

11. Şinasi Barutçu
Türk fotoğrafının öncülerinden Şinasi Barutçu (1906 – 1985), yaşamı boyunca
eğitmen, fotoğrafçı, sanatçı olarak büyük hizmetler vermiştir. Türkiye’de ilk
fotoğraf dergisi, ilk fotoğraf kulübü, ilk renkli fotoğraf sergisi onun
tarafından gerçekleştirilmiştir. Şinasi Barutçu, ülkemizde fotoğraf eğitimini
başlatan, fotoğrafçılığın ülke çapında yayılması amacıyla idealist bir öğretmen
ruhuyla yılmadan çalışan, yazan, yayınlayan, 1938 – 1941 yıllarında
öğrencileriyle birlikte yurdumuzu yakından tanımak amacıyla bisikletle dolaşan,
çok yönlü biridir. Fotoğraflarda, yaşamın ince çizgilerini, saf renklerini,
sahip olduğu düşünce yapısı, duygularını, geniş bir dil esnekliği içinde
geliştirdiği özgün üslubuyla yansıtmıştır.

12. Ozan Sağdıç
İstanbul, 1950’li yıllar
1934 Balıkesir doğumlu Ozan Sağdıç, 1953 yılında tanıştığı fotoğraf makinesi ile
gündelik hayatın detaylarına kişiliğinin ve entelektüel meraklarının incelikli
gözüyle bakan, fotoğrafında ironik ve sevecen bir dil inşa ederek, hayatın
koşturması arasında durup bakamadığımız, farkına varamadığımız bize ait
zamanları gösterir. Doğan Hızlan şöyle diyor: “Şiirden grafik tasarıma, resimden
müziğe kadar birçok konu ilgi alanına girer Ozan Sağdıç’ın. Sağdıç, “Ben çektim
oldu!” felsefesiyle hareket eden birçok fotoğrafçının aksine gerçek bir
entelektüeldir. Sanatın ve yaşamın kendisi, fotoğraflarının varoluşundan daha
önce gelir Ozan Sağdıç’ın. Bu yüzden, o her şeyden önce iyi bir sanat izleyicisi
olmuş, sanatını da bunun üzerine temellendirmiştir. Aynı zamanda birçok plak ve
kitap kapağında da imzası vardır.”

13. Şemsi Güner
Bolu
Fotoğraflarıyla Türkiye’nin belgelenmesi ve tanıtılmasında önemli rol oynayan
Şemsi Güner (1933 – 2010) yıllarca Türkiye’yi il il dolaşıp fotoğraflarını çeken
ve geniş bir arşiv oluşturan Güner, Anadolu Uygarlıkları adlı ilk kişisel
sergisini 1985’te açtı. Doğa konulu fotoğraflarıyla dikkat çeken sanatçı pek çok
sergiye imza attı. 1993’te hazırladığı Pamukkale adlı afişi İtalya’nın Catania
kentinde dünya birincisi oldu. Yurtiçi ve yurtdışında yayımlanan pek çok dergide
fotoğrafları yer aldı.

14. Ali Sami Aközer
Beylerbeyi ,Kuzguncuk, 1905
Ali Sami Aközer (1866 – 1936) Üsküdar-Beylerbeyi kütüğüne kayıtlı olduğundan
Üsküdarlı Ali Sami olarak da bilinir. 1886 yılında, Mühendishane-i Berri-i
Hümayun’u bitirir, bu okulda resim ve fotoğraf öğretmenliği yapar. Osmanlı
ordusunda görevli olan Ali Sami, Saray’da da fotoğraf öğretmeni olarak çalışır
ve Şehzade Burhaneddin Efendi’ye uzun yıllar ders verir. 1889 yılında
Abdülhamid’in yaverliğini yapar. Sultan’ın görevlendirdiği Ali Sami, Alman
İmparatoru II. Wilhelm’in 1898’de Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaretini
İstanbul’dan Kudüs’e kadar izler, çektiği fotoğraflardan hazırladığı albümü
Sultan II. Abdülhamid’e sunar. Meşrutiyet’in ilanından sonra Trabzon’da bir
lisede resim öğretmenliği yapar.

15. Atilla Torunoğlu
Atilla Torunoğlu 1940’lı yıllarda fotoğraf çekmeye başlar, dijital dönem
başladıktan sonra fotoğraf çekmeyi bırakan Torunoğlu Ankara’da Samanpazarı’nda
bir antikacı dükkanı işletiyor.

16. Arif Aşçı
1958 Adana doğumlu Arif Aşçı hikayesini şöyle özetliyor: “Önce resimle başladım.
Resim eğitimi! Yani 18 yaşımda İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne
girdim, resim okudum, sonra aynı Akademi’de asistanlık yaptım ama resmi bırakıp
fotoğrafa başlayışım 28 yaşında oldu.”
“İstanbul’a elinde bir tomar kağıtla gördüğü her şeyi çizen bir güzel sanatlar
akademisi öğrencisi olarak ilk kez geldiğimde 17 yaşındaydım ve önce martılara
aşık oldum. Haylaz çocuklar gibi çığlık çığlığa vapurların güverteleri üzerinde
uçar, yolculardan simit parçaları isterlerdi. Zamanla martıların yazın ve kışın
farklı elbiseler giydiğini farkettim. Kaz gibi iri ve arsız olanların yanı sıra
karabaşlı güzel gözlü sevimli minik martılar da vardı aralarında.”
Kaynak
Bir Fotoğrafçı Biyografisi: Ali Sami Aközer, İstanbul’da
Fotoğrafın ve İstanbul Fotoğraflarının Tarihi, Şinasi Barutçu Fotoğrafları