Fotoğraf Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü

A B C-Ç D E F G H I- İ J K L M N O-Ö P R S-Ş T U-Ü V X Y Z

 


A

A° (Angström)
bkz angström.

 

Aberasyon (Aberration)
Görüntü bozulması. bkz görüntü bozulması.

 

Acromatic
Kromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan
objektif. bkz kromatik görüntü bozulması.

 

Actinic
Işığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim
yaratabilme gücü. bkz aktinik.

 

Actinometer
Eski devirlerde kullanılmakta olan bir tür ışıkölçere verilen ad. bkz
aktinometre.

 

Acutance
Görüntü keskinliğinin ölçüsüdür. Görüntüyü oluşturan yoğunluk
bölgelerindeki sınırların eğim açısının darlığı görüntünün kesinlik
derecesini belirler. bkz akütans.

 

Açı
Bir objektifin gördüğü alanın dereceyle ifadesi.

 

Açık kompozisyon (open composition)
Fotoğraf düzlemi üzerinde betimlenen gerçekliğin, gerçekte fotoğrafın
sınırları dışında da sürüp giden doğal gerçekliğin bir parçası olduğu
izlenimini verecek şekilde düzenlenmesi.

 

Açıklık
Fotoğraf makinesinde çapı, ışığın girebildiği delik.

 

Açıklık açısı
Bir mercek yüzeyinin etkin çapının odak uzaklığına oranı.

 

Açma
Normalden fazla pozlanmış ve geliştirme banyosundan etkilenmiş film ya da
baskılardaki yoğunluğun kimyasal yöntemlerle azaltılması.

 

Adaptör
Fotoğrafçılıkla bir objektifle çapları birbirinden farklı olan
parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı,
farklı boy ve şekillerdeki metal tüp, soket, priz, bilezik benzeri parça;
uyarlayıcı.

 

A/D konvertör (A/D convertor)
Analog/Dijital konvertör, analog bir sinyali sayısala çeviren mekanizmayı
ifade eder. Bilgisayarlar ancak dijitale dönüşmüş sinyalleri tanıyabilir.

 

Additive synthesis
Toplamsal temel renkleri (Red/kırmızı, Green/yeşil ve Blue/mavi) esas alan
ve diğer renkleri bunların çeşitli oranlarda birleştirilmesinden oluşturan
renk sistemi. bkz toplamsal renk sentezi.

 

Add On Lens
Objektiflere dışarıdan bağlanan ek objektifler. Türüne göre mevcut
objektife geniş açı, makro veya tele yönünden destek sağlar.

 

Adobe Photoshop
Piksel tabanlı görüntü, resim ve fotoğraf düzenlemede bir tek biçim olan,
Adobe Systems’in sayısal fotoğraf işleme yazılımıdır. Vektörel işlemlerde
ve yazı işleme konusunda yeteneklidir.

 

Advanced Photo System
35 mm fotoğraf makinesini öğrenmekle zaman harcamak istemeyen bir
kullanıcı için Kodak’ın fotoğraf çekimini kolaylaştırma girişimidir.

 

AE (Auto Exposure)
Otomatik pozlama. Mevcut ışık şartlarında makinenin en uygun pozlamayı
yapmasını hedefler. Sık kullanılan üç farklı tipi: Program (P), diyafram
öncelikli (Av) ve enstantane öncelikli (S ya da Tv)’dir.

 

AE (Automatic Exposure Metering)
Otomatik pozlama sistemi.

 

AE Bracketing
Otomatik Pozlama Braketi ile fotoğraf makinesi fotoğrafı üç farklı pozlama
ayarında çekerek, daha sonra istenen görüntünün seçilmesine olanak tanır.

 

AE otomatik poz kilidi (Auto Exposure-lock)
Otomatik pozlamayı kilitleme anlamına gelir. Amaç poz ölçümünden sonra
değişmemesini sağlamaktır. Otomatik pozun alınması için makine ölçüm
yapılacak nesne veya alana doğrultulur, deklanşöre yarım basılı tutarak bu
değerlerin değişmemesi sağlanır ve kompozisyon ayarlanır, çekimin
tamamlanması için deklanşöre tam basılır.

 

Aerial perspective
Atmosferde oluşan sis ve pus gibi meteorolojik olayların fotoğrafta
yarattığı uzaklık ya da derinlik duygusu.

 

Aerokartograf
Havadan harita çıkarmaya yarayan fotogrametri aleti.

 

AF (AutoFocus)
Otomatik netlik ayarı. Netlenecek konu fotoğrafçı tarafından ekranın
belirli alanına getirildikten sonra objenin bulunduğu mesafe deklanşöre
yarım basmak suretiyle netlenir. bkz otomatik netleme.

 

AF kilidi (AF lock)
Otomatik netleştirme / otomatik pozlama kilidi. Otomatik netlik
yapıldıktan sonra değişmesini önleyen mekanizma.

 

AF otomatik odaklama aydınlatıcı
Zayıf aydınlatma koşullarında fotoğraf makinesinin otomatik odaklama
işlemini gerçekleştirebilmesi için yeterli aydınlatma sağlamak için
kullanılan, düşük güçte bir kırmızı ışık kaynağıdır.

 

AF ölçüm alanı
Bir fotoğraf makinesinin otomatik netleme sisteminin, keskinliği ölçtüğü
ve ayarladığı nokta veya alan.

 

Agitation
bkz ajitasyon.

 

Agrandisman (enlargement)
Fotoğraflara boyut kazandırma işlemi, büyültme.

 

Agrandisör (Fr Agrandisseur, İng enlarger)
Negatif film görüntüsünü, fotoğraf kâğıdına kendi orijinal boyutlarından
daha büyük boyutlarda ve net olarak basılabilmesini sağlayan optik
düzenek; büyütücü, büyülteç.

 

Ağartma banyosu
Görüntünün yoğunluğunu azaltmak ya da soldurmak için kullanılan kimyasal
banyo.

 

Ağıl
Kimi görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker, hale.

 

Aile fotoğrafı
Aile bireylerinin bir arada bulunduğu fotoğraf.

 

Ajitasyon (Agitation)
Kimyasal işlemler sırasında, duyarlı yüzeye sürekli olarak bozulmamış
banyonun temas etmesini sağlayan yöntem. Bu yöntem özellikle film ve
kâğıtların geliştirme banyosunda bulundukları sırada ve saptama banyosunun
(tespit banyosu ya da fix) ilk birkaç dakikasında çok önemlidir. Üretici
firmaların bu konudaki uyarılarına aynen uyulmalıdır.

 

Akromatik (Achromatic)
Beyaz ışığı çözümlemeden geçiren; renksemez. / Kromatik renklerin dışında
kalan siyah, beyaz ve gri. / Kromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli
düzeltme yapılmış objektif. bkz akromatik objektif.

 

Akromatik objektif (Achromatic lens)
“Kromatik” görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan
objektif. bkz kromatik görüntü bozulması.

 

Akromatik renk
Işıktaki farklılıkların tondan yoksun bir şekilde ayırt edilmesiyle oluşan
renk: siyah, beyaz ve gri gibi.

 

Aktinik (Actinic)
Işığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim
yaratabilme gücü. Film üzerine düşen ışık duyarkatı oluşturan gümüş
tuzlarının yapı değişikliğine uğramalarını, siyah metalik gümüşe dönüşerek
görüntüyü oluşturma ayarını sağlamaktadır.

 

Aktinometre (Actinometer)
Eski devirlerde kullanılmakta olan bir tür ışıkölçere verilen ad.

 

Akütans (Acutance)
Görüntü keskinliğinin ölçüsüdür. Görüntüyü oluşturan yoğunluk bölgesindeki
sınırların eğim açısının darlığı görüntünün keskinlik derecesini belirler.
Bu açı büyüdükçe görüntü keskinliği kaybolur. bkz keskinlik.

 

Alaminüt (Fr à la minute)
Çarçabuk, anında, hemen, şipşak. / Banyosu içinde, bir karanlık kutu ve
objektiften oluşan basit, körüklü fotoğraf makinesine verilen ad.

 

Alan açısı
Objektiflerin kapsadığı yatay alanın açısı.

 

Alan derinliği (dept of field)
Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan seçik alandır.
Bu alan cismin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur. Alan
derinliğinin darlığını ya da genişliğini etkileyen üç öğe objektifin odak
uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı ve cismin fotoğraf makinesine
olan uzaklığıdır. bkz net alan derinliği.

 

Alan derinliği ön gösterimi (depth of field preview)
Bazı fotoğraf makinelerinde alan derinliğinin kullanıcı tarafından
görülmesini sağlayan, diyafram açıklığının sağladığı görüntüyü donduran
bir düğme veya kol bulunmaktadır. Tüm netleme, lens (mercek) açıkken veya
en büyük diyafram açıklığı ayarında yapılır. Günümüzde otomatik SLR
makinelerinin çoğunda alan derinliği ön gösterimi bulunmazken, eski manuel
makinelerde daha yaygın kullanılmaktadır.

 

Albüm (Album)
Resim, fotoğraf, pul gibi şeyleri dizip saklamaya yarayan bir tür defter.

 

Algoritma
Bir amacı gerçekleştirmek amacıyla ortaya çıkmış, tanımlı mantıksal veya
matematiksel kural setleri.

 

Alt açı
Fotoğraf makinesinin konuya göz seviyesinin altında bakması.

 

Altın oran
Resim, fotoğraf, heykel ve mimaride kullanılan bir orantı yasası. Herhangi
bir geometrik biçimde, varlığı estetik bir üstünlük sayılan oran; altın
bölüm, altın kesit; golden section. Parçalar arasındaki orantıda, küçük
parçanın büyüğe oranı, büyük parçanın bütün parçaya oranına eşittir.
Cebirsel olarak; a/b= b/ (a/b) biçiminde ifade edilir. Parçalar arasındaki
oranın değeri olan 1.618 ya da yaklaşık 3/5, “altın sayı” adını alır.
Altın Oran geometrik olarak, iki kareden oluşan bir dikdörtgenin köşegeni
aracılığıyla kurulur.

 

Amatör
Para kazanma kaygısı dışında, zevki için fotoğraf çeken kişi. Bu fotoğraf
becerisinin değil, amacının tanımıdır.

 

Anahtar ışık
Konuyu aydınlatan ana ışık kaynağı. Genellikle noktasal ışık veren sert
ışık kaynağıdır ve keskin gölge oluşturur.

 

Anahtar ton
CMYK görüntüdeki siyah. / Bir görüntüdeki en önemli veya ana ton,
özellikle siyah ve beyaz arasındaki orta tondur.

 

Analog
Orantılı bir etkinin, göstergenin veya kaydın bir diğerinin fiziksel
özellik veya değişime oranı.

 

Anamormik objektif (Anamorphic lens)
Filmin boyutunu değiştirmeden, objektifin açısını genişleten optik sistem.
Dikdörtgen bir konu, kare boyutlu filme uyarlanır. Geniş bir görüş
açısındaki görüntüyü sıkıştırarak belirli bir çerçeveye sığdıran objektif
türüdür. Sinemaskop filmler de bu objektiflerle çekilmektedir. Daha sonra
göstericiye takılan bir parça ile görüntünün yayılması sağlamakta ve tüm
perdeyi kaplamaktadır.

 

Ana renkler
Işık olarak ana renkler: kırmızı (red), yeşil (green) ve mavi (blue).

 

Anastigmat
Astigmatizmi oluşturan çoğu optiksel yanılmaların düzeltilmesiyle
oluşturulan bileşik mercek sistemi.

 

Angström (Angstrom)
Sayısal olarak 1×10-10 m (1 metre’nin 10 000 000 000’da birine) eşit olan
uzunluk birimi. Simgesi Å. Işık dalga boylarını ölçme birimidir.

 

Anthotype
Bir tür baskı tekniği.

 

Antihalojen tabaka (Anti-halation backing)
Filmlerin arka yüzeylerine sürülen ve taşıyıcı taban ya da fotoğraf
makinesinin arka kısmından yansıyarak yeniden filme dönüp “halelenme”ye
neden olan ışığı emerek yok eden boyalı katman.

 

Antioksidan
Duyarkat ya da banyodaki kimyasalların özelliklerinin bozulmasını
engelleyen kimyasallar.

 

Antiplanat
Küresellik kusurunu düzelten objektif.

 

Antistatik bez
Objektifleri ya da saydamları silmek için ve statik elektrikten
kaynaklanan toz zerreciklerini uzaklaştırmak için kullanılan ilaçlı bez.

 

Aperture (diyafram)
Bir objektif içerisinde göz bebeğine benzeyen ve objektiften geçen ışık
miktarını düzenleyen mekanizma.

 

Aperture (diyafram açıklığı)
Işığın objektif içinden duyarkata (film ya da algılayıcı yüzeyine)
geçişindeki standart açıklık değerleri. Bu açıklıklar f değerleri ile
belirlenir. Gözün irisine benzeyen bir biçimde, yaprakçıkların üst üste
gelmesi açıklığın çapını denetler. Net alan derinliğini denetleme
araçlarından birisidir. bkz diyafram açıklığı.

 

AP (Aperture Priority) diyafram önceliği
Otomatik fotoğraf makinelerinde, diyafram değerinin elle kumanda edilerek
belirlendiği konum. Bu konumda, belirlenen diyafram değerine göre makine
otomatik olarak pozlamaya uygun olan örtücü değerini belirler. Mod
kadranında A, Av olarak gösterilir.

 

Aplanat (Aplanat)
Küresel görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan objektif.
bkz küresel görüntü bozulması.

 

Apokromatik objektif (Apochromat lens)
Spektrumun tüm renkleri için kromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli
düzeltme işlemi yapılmış olan objektif. / Tayftaki üç ana renk içinde odak
uzaklığı aynı olacak şekilde düzeltilmiş, yani renksel sapma kusuru
giderilmiş mercekler. bkz kromatik görüntü bozulması.

 

APS (Advanced Photografic System) – İleri fotoğrafik sistem
Gelişmiş fotoğraf sistemi anlamına gelen ”akıllı” bir film türü.

 

APZ
İleri Program Zoom sistemi.

 

Ara banyo (stop bath)
bkz durdurma banyosu.

 

Aranegatif (internegative)
Saydam renkli filmlerden renkli veya S-B baskılar yapmak için kopya
çıkartılması amacıyla üretilmekte olan özel bir film türü. Ara negatif
için kullanılan özel filmler, kopya sürecinde ortaya çıkan kontrastlığı
önler.

 

Arap
Negatif fotoğraf. Filmin negatifine halk arasında verilen ad.

 

Argentotype
Bromür baskı işlemlerinin ilk şekli.

 

Arkadan gösterim
Yarı geçirgen (yarı saydam) bir perdeye arkadan saydam gösterim cihazı
(projeksiyon) ile görüntü yansıtmak. Bu yöntem, izleyiciye saydam
göstermek ve stüdyo çekimlerinde yanılsama olarak arka alan oluşturmak
için kullanılır.

 

Arka ışık
Fotoğraf makinesine doğru, konuya arkadan gelen doğal ya da yapay ışık.

 

Arka netlik
Objektifin en arka elemanının tepe noktasıyla film ya da algılayıcı
düzlemi arasındaki uzaklık. Bu, her zaman objektifin odak uzaklığına eşit
değildir.

 

Art alan
Fotoğraf, ekran düzenlemesi ya da resimde arka alan, fon.

 

Artifact
Gerçekte var olmayıp görüntü oluşumu, kayıt ya da baskı esnasında oluşan
renk, doku ve şekil bozulmalarına verilen ad; artifakt. Objektiften,
filmden, CCD’den, sıkıştırma algoritmasından veya yazıcıdan
kaynaklanabilir. / Bilgisayarda işlem probleminin neden olduğu bir görüntü
hatası.

 

Ark lambaları (Arc lamps)
Fotoğrafçılıkta aydınlatma amacıyla kullanılan, iki karbon çubuğun
birinden diğerine elektrik atlaması ilkesine göre çalışan bir aydınlatma
kaynağı türü.

 

ASA (American Standards Association)
Fotoğraf filminin ışığa karşı duyarlığını, aritmetiksel olarak ilerleyen
bir dereceleme ile gösteren ölçü birimi. Asa değeri arttıkça filmin ışığa
karşı duyarlığı da artar. Günümüzde yerini uluslararası onaylanmış ISO
sistemine bırakmıştır. bkz ISO.

 

Asetat taban (Acetate base)
Filmin tabanını oluşturan, ısıya karşı dayanıklı selüloz asetat.

 

Asetik asit (Asetic acid)
Ara banyo ya da durdurma banyosunun hazırlanmasında kullanılan asit
özellikli madde.

 

Asit tespit banyoları (Acit fixing solutions)
Banyo edilen film ya da kâğıtlarla tespit (saptama) banyosuna taşınan
geliştirici banyoların etkisini hızla yok etmek amacıyla kullanılan ve
asit özelliği gösteren tespit banyolarıdır. Sertleştirici asit banyosu
bundan farklı bir şeydir.

 

Astigmatizm (Astigmatisme) / astigmatlık
Merceklerden gelen paralel ışınların eğik demetleri, bir noktadan daha
çok, bir çizgi gibi odağa gelmesi sonucu oluşan mercek sapması.

 

Aşamalı deklanşör sistemi
Bilgi, mekanik bir deklanşör kullanılarak bir bir her satırdan toplanır ve
işlenir. Benzer sonuçlar sağlayan Aşamalı Tarama Sistemine benzer bir
işlemdir.

 

Aşamalı tarama sistemi
Sırayla her bir satırın verilerini toplayan ve işleyen bir görüntü
sensörünü tanımlamak için kullanılan bir terim; aşamalı taramalı sistem.

 

Aşınma izleri (Abrasion marks)
Filmin emisyon yüzünde oluşan çizik izleri.

 

Aşırı geliştirme
Geliştirme banyosunun normalden daha fazla etkileyici olması. Geliştirme
banyosunun süresini uzatmak ya da sıcaklığını yükseltmek ve çalkalamayı
artırmak buna neden olur. Böylece yoğunluk ve kontrast artar, pus ve benek
oluşur.

 

Aşırı pozlama
Işığa karşı duyarlı malzemeye, aşırı ışık verme sonucunda ortaya çıkan
sonuç. Böylece yoğunluk artar ve kontrastlık azalır.

 

Atılan gölge
Bir nesnenin başka bir nesne ya da yüzey üzerinde oluşan gölgesi. bkz
nesnesine bağlı olmayan gölge.

 

A tipi film
3400 K renk sıcaklığı olan, yapay ışığa ayarlanmış renkli film.

 

A tipi renkli film (type A color film)
3400 K renk sıcaklığına sahip yapay aydınlatmaya dengelenmiş filmlerin
genel adı.

 

Atmosferik perspektif (Aerial perspective)
Atmosferde oluşan sis ve pus gibi meteorolojik olayların fotoğrafta
yarattığı uzaklık ya da derinlik duygusu. Sis ve pus havada zaten var olan
ve tüm filmlerin aşırı derecede duyarlı oldukları morötesi ışınları
olağanüstü derecede artırır. Bu ise duyarkat üzerinde genel bir yoğunluk
yaratır. Sonuçta çekime konu olan cisimler uzakta, silik, ayrıntıdan
yoksun ve belli belirsiz görülürler. İşte buna atmosferik perspektif
denilmektedir.

 

Autofocus (AF)
bkz otomatik netleme.

 

Avatar (Awatar)
İnternette, bir kullanıcı adının altında yer alan grafik, resim ya da
fotoğraf.

 

Avi / AVI (Audio Video Interleave)
Duyusal ve görsel birleşim. Bu veri düzenlemesi, bilgisayarda veya sayısal
fotoğraf makinesinde hareketli resim (video) çekimlerinin kayıt
düzenlemesi olarak kullanılır. Farklı sıkıştırma oranları ve çözünürlükte
video çekimlerini işletebildiği için tercih edilir.

 

Aydınlatma
Çevredeki nesneleri ortaya çıkarmak ve yönlendirmek kaygısıyla
ışıklandırmak.

 

Aydınlık kutu (camera lucida)
Mekanik olarak kâğıt üzerine resim yapmayı sağlayan, bir sehpa ve sehpaya
takılan içten yansıtmalı prizmadan oluşan aygıt.

 

Ayna kilidi
Uzun poz sürelerini gerektiren çekimlerde fotoğraf makinesinin
olabildiğince sabit durması gerekmektedir. Ayna kilitleme sistemi
sayesinde, ayna yukarı kalkık durumda kilitlenir ve örtücü kapanana kadar
bu durumda kalır. Böylece aynanın hareketinden oluşan sarsıntı ortadan
kalkar.

 

Aynalı objektif (mirror lens)
Yapılışında çeşitli aynaların kullanıldığı objektif türü. Bunlar “katadioptrik”
objektifler olarak da anılırlar. Çok büyük odak uzunluklarını, objektifin
gövdesini uzatmadan sağlarlar.

 

AZ
Otomatik zoom’lama.

 

Az geliştirme (under-development)
Geliştirme işlemi sırasında sıcaklığın yetersiz olmasından ya da sürenin
kısa tutulmasından kaynaklanan durum. Bu durumda görüntü yoğunluğu ve
kontrastı azalır.

 

Az ışık
Fotoğrafa ton değeri olarak hâkim olan karanlık alan.

 

Az ışıklı görüntü
Koyu tonların baskın olduğu bir görüntü. Az ışıklı bir görüntünün etkisi
biraz daha pozlandırılarak az ışıklılık etkisi artırılabilir.

 

Az pozlandırma
Duyarkatın (filmin, algılayıcının) ya da fotoğraf kartının az ışığa maruz
bırakılması. Koyu tonlu bir sonuç sağlar.

 
   

B

B ayarı (bulb setting)
Bir örtücü konumu olan “bulb” için kullanılan kısaltma. Bu örtücü
konumunda, fotoğraf çekim düğmesi (deklanşör) basılı tutulduğu süre
boyunca örtücü açık kalır. B pozlama ya da uzun pozlama olarak da
adlandırılır.

 

Bağlı gölge
Bir nesnenin kendi üzerinde oluşan gölgesi, nesnesine bağlı gölge.

 

Bakaç (vizör)
Fotoğraf makinelerinde konuyu kadrajlamaya (çerçevelemeye) yarayan optik
sistem, vizör. Bakaç, modern fotoğraf makinelerinde, pozlandırmayı
denetlemeye yarayan bilgileri de içerir.

 

Bakaçlı (vizörlü) makineler
Büyük format fotoğraf makinelerinin çoğu bu tiptedir. Işığı ve dolayısıyla
görüntüyü bakaca getiren bir yansıtma sistemi (refleks makineler)
kullanmak yerine görüntü doğrudan film düzlemi üzerine gelir. Film
yerleştirilmeden önce görüntünün oluştuğu ve yarı saydam (buzlu cam)
yüzeyde netleme ve kadraj kontrolü yapılır. Bu yüzey film düzlemiyle aynı
yerdedir ve netleme ve kadrajlama bittikten sonra objektif kapatılır, film
takılır ve pozlama yapılır. Bu makinelerde filmler tek tek takılır. bkz
büyük format.

 

Bakış açısı
Objektifin bir konuyu gördüğü açı.

 

Balıkgözü objektif (fish-eye lens)
Çoğu zaman görüş açısı 100º ‘nin üzerindeki geniş açılı (çok kısa odak
uzunluklu) objektiflere verilen genel ad. Bu objektiflerin kimileriyle
180º görüş açısı elde edilebilmektedir. Bu tür objektiflerin verdikleri
görüntüde ise aşırı bir görüntü bozulması (dairesel görüntü) söz
konusudur.

 

Banyo (chemical baths)
Filmlerde ya da kâğıtlarda oluşturulan gizli görüntüyü görülebilir kılmak,
geliştirme banyosunun kimyasal işleminin sona ermesini sağlamak ve ışık
görmemiş olan gümüş bromür zerreciklerini kendi içine alarak filmin
saydamlaşmasını ve ışıktan etkilenme özelliğini yok etmek ve benzeri daha
bir çok işlemi yapmak için kullanılan çeşitli kimyasal bileşimler. bkz
geliştirme banyosu.

 

Barit (baryta)
Kâğıt ve diğer lifli malzemelerden yapılmış olan fotoğraf kâğıtlarında
duyarlı katmanın emilmesini önlemek için kullanılan kaplama.

 

Baryumlama
Fotoğrafçılıkta kâğıtları baryum sülfatla kapladıktan sonra üzerine ışığa
duyarlı emülsiyon dökme.

 

Basamak (F/Stop)
bkz F durağı, durak, diyafram değeri.

 

Baskı
Bir negatifin içinden geçirilen ışıkla kart üzerinde oluşturulan pozitif
görüntü. / Bir bilgisayar dosyasının yazdırılmış, görülebilir hali.

 

Bas-rölyef (bas-relief)
Aynı görüntünün hem negatif hem de pozitif filmlerinin birbirine yapışık
fakat biraz kaydırılmış durumda agrandisöre takılması ve basılması sonucu
elde edilen fotoğrafa verilen ad. Bu yöntemle elde edilen fotoğraflar, ara
tonları bulunmayan ve cisimleri dış çizgileri ile ortaya koyan ve biraz da
üç boyutlu izlenimi veren fotoğraflardır.

 

Bayonet (bayonet mount)
Değişebilir, değiştirilebilir objektifli fotoğraf makinelerinde,
objektifin gövdeye kolaylıkla takılıp çıkarılmasını sağlayan kilitli
mekanizma. bkz tırnaklı objektif bağlantısı.

 

B ayarı (Bulb ayarı- Bulb setting)
Uzun pozlarda, makine perdesi ya da obtüratörün istenilen süre için açık
kalmasını sağlayan kilitleme sistemi.

 

Bayt (byte)
Sayısal bilginin birimi. 1 byte=8 bit.

 

Belge
Bir gerçeğe tanıklık eden fotoğraf, film vb; vesika, doküman.

 

Bellek kartı
Dijital (sayısal) fotoğraf makinesinin çekilen fotoğrafları depoladığı
elektronik gereç, hafıza kartı. Çeşitli büyüklük, hız ve fotoğraf makinesi
markalarına göre özel olarak üretilir. Compact Flash Card (CF), MultiMedia
Card (MMC), Secure Digital Card (SD), Microdrive, Memory Stick, Secure
Digital High Capacity (SDHC) bu kartlardan birkaçıdır.

 

Beşli prizma (pentaprism)
Genellikle 35 mm tek objektifli yansıtmalı fotoğraf makinelerinde
odaklamanın yapılmasını ve hareketli aynadan gelen görüntünün göze olduğu
gibi iletilmesini sağlayan optik düzenek.

 

Beyaz ayarı (White Balans – WB)
Sayısal fotoğraf makinelerinde renk sıcaklığının ölçümünden sonra kayıt
edilecek olan tüm fotoğraf değerleri için yapılan düzeltme. Makinenin
modeline göre tam otomatik, el ile ya da her iki yöntemle de yapılabilir.

 

Bienal (yılaşırı)
Bir yıl ara ile, iki yılda bir yapılan etkinlik. bkz yılaşırı.

 

Bileşik objektif (compound lens)
İki ya da daha fazla sayıda mercek kullanılarak yapılan objektifler.
Böylece objektiflerin kırma indisini büyütmek, görüntü bozulmalarını
gidermek ve görüntü kalitesini yükseltmek mümkündür.

 

Bindirme (montage)
İki ya da daha fazla görüntünün birbiri üzerine bindirilerek, başka bir
deyişle farklı filmlerdeki farkı görüntülerin aynı kâğıt üzerinde
birleştirilerek kullanılması işlemi.

 

Birinci banyo (developer)
bkz geliştirme banyosu.

 

Bit
Dijital (sayısal) görüntünün temel birimi. Sadece iki olası durum vardır:
0 ve 1 ile gösterilir. Örneğin açık veya kapalı, yukarı veya aşağı.

 

Biyometrik foto (biometric photo)
Standartları International Civil Aviation Organization (ICAO) tarafından
belirlenen ve makinede okunabilen seyahat belgelerinde kullanılan yüksek
kaliteli, belli ölçüleri e özellikleri olan ve yüz biyometrisinin tespit
edilebildiği fotoğraflara verilen ad; biyometrik vesikalık fotoğraf. 50 mm
x 60 mm boyutunda, beyaz fonda ve desensiz olmalıdır. Fonda gölgeler
oluşmamalıdır.

 

Biyometrik vesikalık fotoğraf (biometric photo)
bkz biyometrik fotoğraf.

 

Bmp (Bitmap)
Her birine belirli renk ve aydınlık değerleri yüklenmiş görüntü
noktalarından (piksel) yapılandırılmış görüntü. Sıkıştırılmadıkları için
çok büyük kapsamlı olan ve bmp uzantısı taşıyan Bitmap dosyalarına kayıt
edilir.

 

Blör (blur)
Hareketin dondurulamamasından kaynaklanan netsizlik; flu görüntü.
Hareketin dondurulmaması çekim anında makinenin sallanmasından ya da
görüntülenecek cismin hareketini donduracak yeterli örtücü hızının
seçilmemiş olmamasından kaynaklanabilir. / Görüntü işleme programlarındaki
netsizlik, bulanıklık.

 

Boyut (size)
Fotoğraf makinelerinde, filmlerde ve fotoğraf kâğıtlarında büyüklüğün
ölçüsünü ifade eden terim; format.

 

Bölgesel kontrol (local control)
bkz maskeleme.

 

Braketleme (bracketing) – farklı değerlerde pozlama
Alınacak sonuçlarda herhangi bir pozlandırma hatasına yer vermemek için
aynı konuyu birbirine yakın ama farklı diyafram ya da enstantane hızı ile
çekme yöntemi; poz taraması. bkz nokta ölçüm ve zon sistem.

 

Bromür kağıdı (bromide papers)
En yaygın olarak kullanılmakta olan fotoğraf kağıdı türüdür. Duyarlı
katmanın gümüş bromürden (AgBr) yapılmış olduğunu belirtir.

 

Brownie
1900 yılında üretilen Kodak marka kutu fotoğraf makinelerinin tescilli
adı.

 

BSI (British Standards Institute)
İngiliz standartlarına göre filmlerin ışığa karşı duyarlıklarını
belirleyen ölçü birimi.

 

B tipi renkli film (type B color film)
3200 K renk sıcaklığına sahip yapay ışığa ayarlanmış renkli film.

 

Bug
Bir yazılım ya da donanımda meydana gelen hata.

 

Bükülme (curvature of field)
Objektiflerin neden olduğu ve odak düzleminde bükülme ile sonuçlanan
görüntü bozulması.

 

Büyük boy fotoğraf makineleri (large format cameras)
Genellikle 13 cm x 18 cm ve daha büyük boyda tabaka (plak) film kullanan
ya da bu formatta üretilmiş sayısal fotoğraf makinelerinin genel adı.
Stüdyo makineleri olarak da bilinir.

 

Büyük format (large format)
Filmler boyutları (format) itibariyle üçe ayrılırlar: Standart (35 mm);
orta ve büyük format. Büyük format, orta format olarak kabul edilen 4 cm x
5 cm, 6 cm x 7 cm, 8 cm x 10 cm (en x boy) ölçülerinden daha büyük filmler
için kullanılır. Büyük formatın avantajı, görüntü kalitesinde çok az
kayıpla, oldukça büyük baskılara izin verebilmesidir. Büyük formatta gren
sorunu yoktur ve örnek baskılar (kontakt) doğrudan negatiflerden
yapılabilir.

 

Büyük odak uzunluğu (long focus)
Fotoğraf makinelerinin kullanmakta olduğu filmin köşegen uzunluğundan daha
büyük odak uzunluğuna sahip objektiflere verilen genel ad.

 

Büyültme (enlargement)
Filmdeki görüntüyü fotoğraf kâğıdına çıkartma. / Negatif film görüntüsünü
büyülterek fotoğraf kâğıdında pozitif olarak çıkartma işlemi, agrandisman.

 

Büyülteç (enlarger)
bkz agrandisör.

 

Büyültücü (enlarger)
bkz agrandisör.

 
   

C

C 41 process
Renkli negatif filmlerin geliştirilmesinde kullanılan proses (süreç).

 

Calotype
Kâğıt negatiften elde edilen ilk fotoğraf işlemlerinden birisi.

 

Cameo aydınlatması
Arka alanın tümüyle karanlık olduğu, sadece ön alandaki nesnenin istenilen
yerlerinin aydınlatıldığı bir tür chiaroscuro aydınlatması.

 

Camera obscura
Fotoğraf makinesinin temeli olan karanlık kutu, karanlık oda. bkz kamera
obskura.

 

Capture
Kullanılan programın belli bir durumunu kaydetmesi işlemi.

 

CCD (Charge Coupled Device)
Yüklenebilir çip. Sayısal fotoğraf makinesinde kullanılan, ışığa duyarlı
binlerce diyottan oluşmuş görüntü algılayıcısı yarı iletken aygıt. Bu
hücreler üzerine düşen ışığı şiddeti ile oranlı elektriksel gerilime
çevirirler. Bir AD çevirici bu gerilim atmalarını bilgisayarın anlayacağı
bir dile çevirir. CCD algılayıcılar ışığa karşı daha duyarlı olmakla
birlikte daha fazla enerji harcarlar. Özellikle güvenlik kameralarında
tercih edilirler.

 

CC (Color Correction) filtreleri
bkz renk düzeltme filtreleri.

 

CD-R (Compact Disc – Recordable)
Birkaç kez kayıt yapılabilen, ancak yapılan kayıtların silinemediği yoğun
disk. Tek yüzde 4.7 Gb kapasiteye (sığa’ya) sahiptir.

 

CD ROM (Compact Disc – Read Only Memory)
Sadece okunabilen yoğun disk. 700 Mb sığaya sahiptir.

 

CD-RW (Compact Disc – Rewritable)
Eski kayıtlar silinerek 1000 kere kayıt yapılabilen 4.7 Gb sığalı yoğun
disk.

 

Chiaroscuro aydınlatması ((chiaro (aydınlık-ışık) oscuro (karanlık))
Barok dönemi (1530-1650) ressamlarının ışığı kullanarak yüksek
kontrastlığı sağladığı teknik; ışık-gölge karışımı. Bu aydınlatma nesneye
ve mekâna uygun olarak üçüncü boyutu sağlar ve bu bağlamda yeni bir uzay
yaratarak görüntüde derinlik etkisini arttırır. Görüntüye gerçekçi bir
anlam katar. Görsel öğeleri dengeye getirir, dikkati belirli bir noktada
yoğunlaştırır ve anlatımına destek olur. Chiaroscuro aydınlatmasında,
aydınlatmada kontrast çok belirgindir. Konunun belirli yerleri
aydınlanırken, diğer yerler tümüyle karanlıkta kalmayacak şekilde göreli
bir koyuluk içerir. Nesnelerin bağlı ve atılan gölgeleri, yani parlak ve
koyu alanlar arasındaki geçişler yumuşaktır.

 

CIE (Commission Internationale de l’Éclairage – International Commission
On Illumination)
Aydınlatma konusunda standart belirleyen uluslararası komisyon.

 

Cıva buharlı lamba (mercury vapour lamp)
Lamba tüpünün içinde bulunan cıva buharından elektrik akımı geçirme ilkesi
ile çalışan yapay aydınlatma kaynağı.

 

Cibachrome
Renkli saydamlardan kendine özgü fotoğraf kâğıdı üzerine pozitif renkli
baskı yapma yöntemi.

 

CIE LAB (Commission Internationale de l’Eclairage LAB)
Renk aralığının küresel (CIE kurallarına uygun) olduğu bir renk modeli.

 

Cloning (klonlama)
Görüntünün bir bölümünü başka bir görüntüye ya da aynı görüntünün farklı
bir alanına kopyalama işlemi. bkz klonlama.

 

CLUT (Colour Look Up Table)
İşaretlenmiş renk dosyalarını tanımlamak için kullanılan renk koleksiyonu,
renk arama tablosu. En fazla 256 rengi içerir.

 

CMOS (Complementary Metal Oxide Semiconductor)
Sayısal makinelerde görüntü algılayıcı türlerinden biri. CCD algılayıcıdan
farklı olarak diyotların yanında transistörler de işe katılır. Görüntü
kalitesi CCD’ye kıyasla düşük, fiyatı daha ucuzdur.

 

CMYK
Baskı cihazlarında (yazıcı (printer)) kullanılan Cyan, Magenta, Yellow
(sarı) ve blacK (siyah – Key) renklerden oluşan, çıkarımsal bir renk
modeli (renk uzayı).

 

Codec (compression decompression)
Sıkıştırma ve açma. Dosyaları sıkıştırma ve açmada kullanılan yöntem veya
algoritma.

 

ColorSync
Ekranda görülen renklerin yazıcı tarafından çoğaltılırken çıkacak
renklerle aynı olmasına emin olmak için tescilli bir renk yönetme sistemi.

 

Compositing
İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz kompoze etme.

 

Crittercam
ABDli belgesel film yapımcısı ve biyolog Greg Marshall’ın 1987’de vahşi
hayvanları ve deniz altını görüntülemek üzere icat ettiği özel kamera,
fotoğraf makinesi; yaratık kamerası.

 
   

Ç

Çalkalama (agitation) 
Film ya da fotoğraf kâğıdının ışığa karşı duyarlı yüzeyinin, banyo
sırasında, banyo ile daha düzgün temasını sağlayan yöntem. Kimyasal
işlemler süresince duyarlı yüzeye sürekli olarak bozulmamış banyoların
temas etmesini sağlanır. Bu yöntem özellikle film ve kâğıtların geliştirme
banyosunda bulundukları sırada ve saptama (tespit) banyosunun ilk birkaç
dakikasında çok önemlidir. Üretici firmaların bu konuya ilişkin
önerilerine aynen uyulmalıdır.

 

Çekim düğmesi uzatma kablosu
Fotoğraf çekerken deklanşöre basıldığında doğabilecek titreşimleri yok
etmek ya da deklanşöre uzaktan kumanda edebilmek amacıyla kullanılan esnek
ve bükülebilen tel biçimindeki deklanşör; deklanşör çubuğu, deklanşör
uzatma kablosu. Genellikle B ve T örtücü konumunda, makine üçayak üstünde
olduğunda kullanılır.

 

Çekim menzili
Bir fotoğraf makinesinin nesneleri keskin olarak görüntüleyebildiği erim.
Asgari uzaklıktan sonsuza kadar seçim yapılabilir.

 

Çekim ölçeği
“İnsanın görüntüde kapladığı alan” ölçütünden yola çıkarak nesnelerin
görüntülenme büyüklükleri üzerine yapılan çerçeveleme oranı
sınıflandırması: Ayrıntı çekimi, baş çekimi, omuz çekimi, göğüs çekimi,
bel çekimi, diz çekimi, boy çekimi, genel çekim.

 

Çerçeve
Bilginin bir ekrandaki değeri. / Seri şekilde kopyalanan hareketteki bir
görüntü. / Resim, fotoğraf, yazı, ayna gibi şeyleri süslemek ya da bir
yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık.

 

Çerçeveleme
Amaçlanan konunun bakacın ve dolayısıyla film ya da algılayıcının
ikiboyutlu alanı içinde yerleştirilmesi; kadrajlama.

 

Çerçeveleme oranı
Kullanılan filmin ya da fotoğrafın eni ve boyu arasındaki oran.

 

Çevrinme (panning)
Örtücü hızının en üst noktaya çıkartılmasına rağmen hareketin
dondurulamaması ya da fotoğrafta hareket izlenimi elde etmek için fotoğraf
makinesinin, konunun hareketini izlemesi ve fotoğrafın tam bu anda
çekilmesi işlemi.

 

Çıkarımsal renk karışımı
Cyan, magenta ve sarı filtrelerini beyaz ışık altında kullanarak elde
edilen renkli görüntü.

 

Çıkarımsal renkler
Üç ana ışık rengi olan kırmızı (red), yeşil (green) ve mavi (blue)’nin
birleşmesinden ortaya çıkan renkler: cyan, magenta ve sarı. Kırmızı ve
yeşil ışığın birleştiği yerde sarı; yeşil ve mavi ışığın birleştiği yerde
cyan; mavi ve kırmızı ışığın birleştiği yerde magenta rengi ortaya çıkar.

 

Çift objektifli yansıtmalı (Twin Lens Reflex – TLR)
Bazı orta formattaki fotoğraf makinelerinde iki ayrı objektif
bulunmaktadır. Alt alta konan bu objektiflerden üstteki görüntünün vizöre
“bakaç”a aktarılmasını, diğeri ise filmin pozlanmasını sağlar. Bu tipteki
fotoğraf makinelerinde sorun paralaks hatası olarak bilinen ve bakaçtan
görülen görüntü ile film düzlemi üzerine düşen görüntü arasındaki alansal
farktır.

 

Çiiiz yapmak
(argo) Fotoğraf çektirirken gülümser gibi çıkmak için dişlerini
gösterenlerle alay etmek için söylenir.

 

Çok amaçlı geliştirici banyo (universal developer)
Genellikle metol ve hidrokinon içeren ve hem film hem de kâğıt banyosu
olarak kullanılabilen geliştirici banyolara verilen ad. Bu banyoların film
ve kâğıtlar için sulandırma oranları değişmektedir.

 

Çok ışıklı görüntü
Açık tonların baskın olduğu bir görüntü. Çok ışıklı bir görüntünün etkisi
biraz daha az pozlandırılarak artırılabilir.

 

Çok kanallı mod (multichannel mode)
Özel baskı yöntemleri için kullanılmaya elverişli olan çok kanallı mod,
her bir kanalda 256 ton gri kullanarak görüntüyü renklerine ayırır. RGB ya
da CMYK bir dosya çok kanallı moda çevrildiğinde var olan kanallar spot
renk kanalı haline gelir.

 

Çoklu (üst üste) çekim
Aynı film karesi üzerine birden fazla çekim yapılmasıdır. Bu sayede özel
etkiler yaratılabilir. Örneğin teleobjektifle çekilmiş ay fotoğrafı ile
geniş açı objektifle çekilmiş manzara fotoğrafı üst üste çekilirse, ay
normal görüntüsüne göre oldukça büyük bir görüntüde olacaktır.

 

Çözünürlük (resolution > rezolüsyon)
Görüntüdeki piksel sayısının ölçüsü. Sayısal fotoğraflar, mozaik
çalışmaları gibi kare biçimli birçok görüntü noktasından oluşur. Belirli
renk bilgilerini barındıran bu noktalar piksel olarak adlandırılır.
Çözünürlük sayısı arttıkça görüntü kalitesi de artar. Sayısal görüntünün
her bir inçkaredeki piksel sayısı ve buna bağlı olarak görüntünün ortaya
çıkardığı renk ve ışık değeri.

 
   

D

DAC (Digital to Analog Converter)
Sayısal-Analog Çevirici.

 

Dagerreyotip
İlk fotoğraf yöntemlerinden biri. İyot buharında duyarlı hale getirilmiş
gümüş levha, fotoğraf makinesinde yaklaşık 20 dakika pozlandıktan sonra
cıva buharında geliştirme sağlanır. Elde edilen görüntü pozitiftir.

 

Dağınık ışık
Belli bir noktaya yönlendirilmeyen, geniş bir alana yayılan, noktasal
olarak ışık vermeyen aydınlatma kaynağı. Yumuşak ışık olarak da bilinir.

 

Degrade
Koyu renkten açık renge ya da bir renkten başka bir renge geçiş işlemi
sırasında meydana gelen renk geçişi.

 

Değişebilir mercek sistemi
Fotoğraf makinelerinde farklı odak uzaklıklı objektifleri kullanabilmek
için geliştirilmiş bir sistem.

 

Değişken kontraslıklı kâğıtlar (variable contrast papers)
Baskı işlemi sırasında farklı renklerde ışık kullanılarak farklı
kontrastlık derecelerinin elde edilebildiği özel bir fotoğraf kağıdı türü.

 

Değişken odak uzunluklu objektif (variable focus lens)
Belirli alt ve üst sınırlar içindeki tüm odak uzunluklarına sahip olabilen
objektif türü; zoom objektif.

 

Deklanşör (shutter release)
Fotoğraf makinesinde, örtücünün açılıp kapanmasını sağlayarak fotoğrafın
çekilmesini sağlayan düğme.

 

Deklanşör gecikmesi
Deklanşör düğmesine basılan an ile ışığa duyarkatın (film ya da
algılayıcının yüzeyinin) pozlanması arasında geçen süre. Basit sayısal
makinelerde bu süre uzun olduğu için (1 s ya da daha fazla) dikkat
edilmesi gerekir.

 

Deklanşör kablosu (cable release)
Fotoğraf çekerken deklanşöre basıldığında doğabilecek titreşimleri önlemek
ya da deklanşöre uzaktan kumanda edebilmek amacıyla kullanılan esnek ve
bükülebilen tel biçimindeki deklanşör. bkz çekim düğmesi uzatma kablosu.

 

Dekupe
Bir bütünden belli biçimlerde parçalar kesme ya da bir görüntünün etrafını
boşaltma işlemi.

 

Deneme şeridi
Baskıda farklı pozlandırma aralıkları uygulanan bir baskı kartı şeridi.
asıl baskı için bir pozlama kılavuzu olarak kullanılır.

 

Denge
Görüntü alanı içindeki görsel estetik öğelerin, nesnelerin ya da olayların
birbirini tartacak şekilde düzenlenmesi.

 

Dengeleyici banyo (compensating development)
Fotoğraf çekimi, filmlerin ISO değerleri dikkate alınarak yapılmasına
karşın bazı durumlarda mevcut filmin ISO değeri ile banyo süreleri
değiştirilerek oynanabilir. Bu yöntem itme-çekme işlemi olarak bilinir.
İtme sürecinde önerilen değerden daha hızlı çekim (pozlama) yapılırken
banyo süresi belirli oranda artırılır. Filme çekme prosesi uygulandığında
ise önerilen değerden daha yavaş çekim (+ pozlama) yapılırken banyo süresi
belirli oranda azaltılır, itme-çekme işlemleri siyah-beyaz ve saydam
filmlerde sıklıkla uygulanmaktadır.

 

Densitometre (densitometer)
bkz yoğunlukölçer.

 

Densitometri
Yoğunluk ölçümü.

 

Derinlik
Bir görüntünün keskinliği, alan derinliğinin benzer şekilde yakın tanımı.
/ Bir baskının veya saydamın siyah alanlarının zenginliğinin öznel değeri.

 

Derinlik algılaması
Bakaçtan görülen bir nesnenin uzaklığının kesin veya yaklaşık olarak
algılanması.

 

Derişik eriyik (stock solution)
bkz sulandırılmamış eriyik.

 

Developer
Fotoğraf basımı işinde kullanılan yıkama aleti; yıkamaç. / bkz
geliştiriciler.

 

Developman (development)
Işığa karşı hassas malzemeye poz verdikten sonra kullanılan kimyevi banyo
işlemi. bkz geliştirme işlemi.

 

DIN (Deutsche Industrie Normen)
Alman standartlarına göre filmlerinin ışığa karşı duyarlıklarını
belirleyen değer. DIN değeri 3 kat arttığında filmin duyarlığı 2 kat
artar.

 

Dış ışık
Güneş başta olmak üzere fotoğraf makinesinin önündeki aydınlatma
kaynakları.

 

Dia (diapositivie)
Saydam tabaka üzerine çekilen pozitif fotoğraf, diapozitif > diyapozitif;
diya; saydam, slayt. bkz saydam.

 

Diapozitif (diapositivie, slide)
bkz saydam.

 

Difüzör (diffuser)
Işığı yayan ya da yumuşatan her türlü malzeme; yayıcı.

 

Dijital (digital)
bkz sayısal.

 

Dijitalleştirme (digitize)
bkz sayısallaştırma.

 

Dijital yakınlaştırma (digital zoom)
Var olan görüntünün çözünürlük değiştirilmeden büyütüldüğü sanal bir
yakınlaştırmadır. bkz optik yakınlaştırma.

 

Diya (dia)
bkz slayt, saydam.

 

Diyafram (diaphram)
Fotoğraf makinelerinin objektiflerinde, açılıp kısılarak duyarkata (filme
ya da algılayıcının yüzeyine) ulaşacak ışık miktarını ayarlayan düzenek.
Diyafram açıklığı anlamında kullanıldığı da olur.

 

Diyafram açıklığı (aperture)
Işığın objektif üzerinden duyarkata (film ya da algılayıcıya) doğru
geçişindeki açıklıktır. Bu standart açıklıklar “f” değerleri ile
belirlenir. Gözün irisine benzeyen bir şekilde, yaprakçıkların üst üste
gelmesi açıklığın çapını denetler. Alan derinliği denetleme araçlarından
birisidir. Diyafram açıklığı büyükken net alan derinliği (NAD) azalır,
buna karşılık diyafram açıklığı küçükken net alan derinliği (NAD) artar.
Diyafram aralıklarında bir değer değiştirme, 1 stop değişiklik anlamına
gelir. Bir değeri bir sonraki değere değiştirme (sayısal olarak büyütme
yani ışık geçecek alanı küçültme), duyarkata (filme ya da algılayıcıya)
ulaşan ışığın miktarını bir önceki geçen ışık miktarına göre yarıya
indirecektir. Tersine olarak diyafram değerini bir önceki değere
değiştirme (sayısal olarak küçültme yani ışık geçecek alanı büyütme),
duyarkata ulaşan ışığın miktarını bir önceki geçen ışık miktarına göre iki
katına çıkartacaktır. Diyafram açıklığı halkasındaki numaralar merceğin
odak uzunluğu ile diyafram açıklığının çapı arasındaki orana denk gelir.
bkz örtücü hızı, alan derinliği.

 

Diyafram değeri (F/number)
Diyaframın çeşitli açıklık durumlarını simgeleyen sayılar. Diyafram
değeri, objektif çapının, diyafram açıklığı çapına bölünmesi ile bulunur.
Belirli bir diyafram değerine sahip tüm objektiflerin, o değerde, aynı
miktarda ışık geçirmeleri gerekir. Diyafram değerlerinin sayısal olarak
yükselmesi, makineye girecek ışığın azalacağını, küçülmesi ise artacağını
gösterir. Diyafram değerleri arasındaki en önemli bağlantı ise herhangi
bir değerin bir öncesindeki değerin kendisine göre tam iki misli, bir
sonraki değerin ise yine kendisine öre tam yarısı kadar ışık
geçirgenliğini ifade etmeleridir.

 

Diyafram ölçer
Bir objektifin etkili açıklığını ölçen aygıt.

 

Diyafram öncelikli pozlama (aperture priority)
Birçok çekim koşulunda, belirli bir diyafram değerinin kullanımına ihtiyaç
duyulabilir. Fotoğraf makinesinde “diyafram öncelikli pozlama” seçimi
yapılırsa, diyafram açıklığı sabitlenir ve makine mevcut ışık koşullarına
bağlı olarak uygun enstantaneyi verir. bkz örtücü hızı öncelikli pozlama
ve ışıkölçer.

 

Diyafram önizleme
Refleks (yansıtmalı) fotoğraf makinelerinde pozlama için belirlenen
diyafram açıklığındaki alan derinliğini, pozlama öncesinde, bakaçtan
görmeyi sağlayan sistem.

 

Diyapozitif (diapozitif)
İçinden ışık geçirerek seyredilen pozitif, yani gerçek renkli görüntülü
renkli film; slayt, saydam.

 

Diyapozitif çerçevesi
Diyapozitif film karelerinin dış etkilerden korunması ve projeksiyon
makinesinde seyredilebilmesi amacıyla yerleştirildiği, camlı ya da camsız,
plastik ya da karton çerçeve.

 

Diyapozitif çerçeveleyici
Diyapozitif filmin karelerini tek tek keserek camlı ya da camsız
çerçeveleme işleminin el değmeden yapılmasını sağlayan aygıt.

 

Diyoptri
Tek bir merceğin ışığı kırma gücünü (yakınsamasını) anlatan birim; (1
D=1/m).

 

Diyorama
Işık oyunlarıyla gerçekleştirilen, gerçek ve hareket izlenimi uyandıran
panoramik gösteri.

 

Doğal yoğunluk filtresi-ND filtre (neutral density filter-ND filter)
Fotoğraf makinelerinde, objektife takılarak kullanılan gri renkte
filtrelerdir. Tüm renklerde aynı oranda süzüm yaptığı için sonuçsal
görüntüde herhangi bir renk kaybına neden olmazlar. Diyafram ve örtücü
hızı ile oynamanın mümkün olmadığı durumlarda, makineye girmesi gereken
ışığın azaltılması amacıyla kullanılırlar.

 

Doku
Yüzeyin niteliği.

 

Dolgu
Başka bir ışık kaynağı veya yansıtıcı tarafından ana ışık sayesinde
gölgelerin aydınlatmayla atılması, ana kaynaktan gelen ışığın yayınarak
gölgelere girmesi. / Gölgelerin ışıkla aydınlatılmasında veya
parlatılmasında kullanılan ışık. / Bir alanın renk ile örtülmesi.

 

Doygunluk / doyma
Rengin saflık derecesi.

 

Doyma
Rengin saflık derecesi.

 

Döner kafa (pan)
Döner veya top kafaya sahip olmayan bir tripod (üçayak) ya da tek ayak ile
yalnızca yatay formatta fotoğraf çekilebilir. Döner kafa sayesinde,
fotoğraf makinesi değişik yönlerde çevrilerek tam bir çekim kontrolü
sağlanır. bkz tekayak.

 

Dönüşümlü malzeme (reversal material)
Çekimden sonra geçirdiği kimyasal aşamalar sonucunda doğrudan doğruya
gerçekteki renk ve tonlara uygun görüntü veren malzeme.

 

Dpi / DPI (Dots Per Inch)
Yazıcı ve ekranlarda görüntü çözünürlük ölçüsü. Bir inçkarelik (2.54 cm x
2.54 cm = 6.45 cm2) alana düşen nokta sayısı. Lazer yazıcıların çoğu 300
dpi, ekranların çoğu 72 dpi, inkjet yazıcılar 1200-2400 dpi çözünürlüğe
sahiptir.

 

DSP (Digital Signal Processing)
Dijital (sayısal) sinyal işlemci: Sinyallerin sayısal olarak temsil
edilmesini, bilgilerin çıkarılması, geliştirilmesi ya da analizini yapan
işlemci.

 

DX ayarı
Film kasetlerinde bulunan ve film duyarlılığını otomatik olarak makineye
aktaran sistem.

 

Duplicate
Slayt filmlerinden yapılan çoğaltma.

 

Durak (stop)
bkz diyafram değeri, basamak.

 

Durdurma banyosu (stop bath)
Geliştirme banyosunda uygun görüntü yoğunluğuna ulaşıldığında filmdeki ya
da baskı kartındaki kimyasal işlemi durdurmak için kullanılan kimyasal
solüsyon.

 

Duyarkat
Fotoğraf film ve kâğıtlarında, görüntünün oluşturulabilmesi için
kullanılan ve gümüş tuzlarından oluşan, ışığa karşı duyarlı katman (emulsion).
/ Objektiften geçen ışığın görüntü oluşturmak üzere üzerine düştüğü ışığa
karşı duyarlı film ya da algılayıcı yüzeyi.

 

Duyarkat hızı
Duyarkatın ışığa karşı olan duyarlılığı. Filmlerde ASA, DIN ve ISO;
algılayıcılarda ise ISO değerleriyle belirlenir.

 

Duyarlılık (speed, sensitivity)
Filmlerde duyarkatın (emülsiyon) ışığa karşı duyarlılığını belirleyen ve
ASA/DIN/BSI/GOST gibi birimlerle ifade edilen özellik.

 

Duyarlılık artırma (hypersensitizing)
Işığa karşı duyarlı yüzeylerin çekimden önce ışık duyarlılıklarını artırma
işlemi. Bu yöntemle yaklaşık %50’lik bir duyarlılık artışı sağlanabilir.
Bunun için kullanılması gereken formül: 0.880 Amonyak > 3 ml; saf alkol >
24 ml, su > 1 litre. Film bu eriyiğe mutlaka karanlıkta batırılmalı,
süzüldükten sonra hızla kurutulmalıdır. Duyarlılığı artırılan film mümkün
olan en kısa zamanda kullanılmalıdır.

 

Duyarlık (sensitivity)
Bir duyarkatın ışıktan etkilenme yeteneği, duyarlılık.

 

Düşen ışık (incident light)
Herhangi bir ışık kaynağından herhangi bir cisme düşen ışık. Yüzeyden
yansıyan ışık, düşen ışık değildir.

 

Düşen ışıkölçümü (incident light reading)
Herhangi bir cisim üzerine herhangi bir ışık kaynağından düşen ışığın, bir
düşen ışıkölçer yardımıyla ölçülmesi. Düşen ışıkölçer konudan ışık
kaynağına doğru yöneltilir.

 

Düşen ışıkölçer (incident light-meter)
Fotoğraf çekilecek cisim üzerine düşen ışığı ölçmek için kullanılan, ışığa
karşı duyarlı “göz”ünün üzerinde beyaz renkli küresel bir parça bulunan
ışıkölçer türü.

 

Düşük enstantane
Pozlanma süresi saniyenin 25’te biri ya da daha kısa olan hızla bir
hareketi çekme yöntemi ve bu yöntemle çekilen fotoğraf.

 

Düz aydınlatma
Aydınlık-karanlık zıtlığının amaçlanmadığı aydınlatma biçimi. Ortamın var
olan ışığı, floresan aydınlatma gibi. Nesnelerin görülebilmesi için
yapılan aydınlatmadır. Bkz notan aydınlatma.

 

Düzeltme filtreleri (correction filters)
Renklerin, gözün gördüğüne en yakın biçimde elde edilmesini sağlayan
filtrelerdir. S-B pankromatik filmlerin pek çoğu renk tayfındaki tüm
renklere duyarlı olmakla birlikte bu duyarlılık gözün duyarlılığına denk
değildir. İşte düzeltme filtreleri bu denkliği sağlamak amacıyla
kullanılan ve genellikle sarı ve sarı-yeşil renkteki filtrelerdir. Böylece
S-B pankromatik filmlerin mavi renge olan aşırı duyarlılıkları
azaltılmaktadır.

 

DX kodu
Film kaseti üzerinde, filmle ilgili bilgileri (hızı, poz sayısı vs) içeren
kodlama sistemi. Bu, hem fotoğraf makinesi hem de film banyo
aygıtlarındaki alıcılar tarafından okunur.

 
   

E

E-6 banyo
Diyapozitif (saydam) filmlerin banyo türü.

 

E-6 process
Diyapozitif (saydam) filmlerin geliştirilmesinde kullanılan süreç.

 

Eberhard etkisi (Eberhard effect)
Gustav Eberhard tarafından ilk kez tanımlanan ve negatif üzerindeki farklı
yoğunlukların sınırlarında çizgi biçiminde oluşan ve filmin geliştirme
banyosu sırasında gerektiği gibi çalkalanmamasından (ajitasyon)
kaynaklanan hata.

 

EBC (Electron Bearn Coating)
Mercek kaplamasının elektron ışını vasıtasıyla buharlaştırılarak
yapıldığını belirtir.

 

Edges
Yüksek kontrastlı bölgeleri ifade etmek için kullanılan terim.

 

Eksik geliştirme
Geliştirme banyosunun normalden daha az etkileyici olması. Geliştirme
banyosunun süresini kısaltmak ya da sıcaklığını azaltmak buna neden olur.
Eksik geliştirme, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastlığını azaltır.

 

Eksik pozlama
Fotoğraf makinesinde ya da agrandisörde normalden daha az pozlama yapmak.
Eksik pozlama, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastı azaltır.

 

Elektrofotograf
Işık etkisiyle baskı elde etmeye yarayan grafik tekniği.

 

Elektronik flaş (electronic flash)
Bir elektrik kondansatöründeki (sığaçtaki) elektrik enerjisinin gaz dolu
bir tüpten geçerken çıkardığı parlak ışığı, fotoğrafta yapay ve yardımcı
aydınlatma kaynağı olarak kullanılmasını sağlayan elektronik düzenek.
Verdiği ışığın renk sıcaklığı gün ışığı karşılığı 5400 K’dir.

 

Elektronik örtücü
Örtücü düzeneğinin açılma ve kapanma arasındaki süreyi, elektronik bir
zamanlama ünitesiyle denetleyen sistem.

 

Elle renklendirme
Fotoğrafları suluboya, pastel boya, akrilik ve benzeri boyalar ile
renklendirme. Genelde elle renklendirmede özel bir ağartıcı kullanılarak
yoğunluğu azaltılmış siyah-beyaz baskılar tercih edilir.

 

Emniyetli ışık (safe light)
bkz karanlıkoda ışığı.

 

Emniyetli film (safety film)
Taşıyıcı tabanı selüloz asetattan yapılan filmlere verilen ad. Selüloz
asetattan önce kullanılmakta olan selüloz nitrat tabanlı filmler yanıcı
olmaları nedeniyle pek çok açıdan sakınca yaratmaktaydı.

 

Emülsiyon (emulsion)
Film ve fotoğraf kartının üzerindeki ışığa karşı kimyasal duyarlı katman.
İçinde gümüş tuzcukları olan jelatinden oluşmaktadır. bkz duyarkat.

 

En açık diyafram
En küçük f sayısının verdiği diyafram açıklığı.

 

Endoskopik fotoğraf makinesi
Mide ya da karışık makine sistemleri gibi içine girilemez boşlukların
görüntüsünü almak için kullanılan bir tür fotoğraf makinesi.

 

Enstantane (shutter speed)
Fotoğraf makinesinde bulunan obtüratör veya perdenin açık kaldığı ve
diyaframdan geçen ışığın filmi ya da algılayıcıyı etkilediği süre.
Enstantane (pozlama/ışıklama) süresi saniyenin as ya da üs katları ile
ölçülür. (B Bulb) ile 1/16 000 s, . arasındaki değerlerde ayarlanır. bkz
örtücü hızı. / Işıklama süresi saniyenin 1/25’i ya da daha kısa olan hızlı
bir devinimi, oluşumu anında saptayan fotoğraf çekme yöntemi. / Bu
yöntemle çekilen fotoğraf. / Bir anda olan, bir anlık, anlık, ansızın,
anlık görünüş.

 

Enstantane fotoğraf
Işıklama süresi saniyenin 1/25’i veya daha kısa olan hızlı bir hareketi
çekme yöntemi. / Bu yöntemle çekilen fotoğraf.

 

EPS
Bir görüntüyü Post Script sayfa açıklama biçiminde tutan bir dosya biçimi.

 

Estetik
Kişinin kendi sanatsal eylemleri üzerine düşünmesi. Algılama ve algılama
duyusu.

 

Eşdeğerlilik kuralı (reciprocity law)
bkz pozlama dengesi kuralı.

 

Etkenlik
Bir ışığın bir duyarkatı etkileme özelliği.

 

EV (elektron Volt)
Pozlandırma değeri.

 

Exif verileri
Sayısal fotoğraf makinelerinde, otomatik olarak her çekim ile birlikte
kayıt edilen (makinenin modeli, çekim tarihi ve saati, (GPS var ise çekim
yeri koordinatları), diyafram değeri, enstantane, flaş değeri gibi) çekim
bilgileri.

 
   


Fahrenhayt (Fahrenheit scale)
Kimi ülkelerde halen kullanılmakta olan sıcaklık ölçüm birimi. Fahrenhayt
ölçeğinde suyun donma noktası 320 ºF, kaynama noktası ise 212 ºF’tır.

 

Fani (phanie)
İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.

 

Fazla geliştirme (over-development)
Geliştirme banyosunun normalden daha fazla etkileyici olması. Geliştirici
banyoyu üreten firmanın önerdiği banyo süresinin aşılması buna neden olur.
Geliştirme banyosunun süresini ya da sıcaklığını artırmak buna neden olur.
Fazla geliştirme, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastlığını artırır.

 

Fazla pozlama (over-exposure)
Filmin, fotoğraf kartının ya da algılayıcının açık bir diyafram ya da
yavaş bir enstantane hızı seçimi nedeniyle çok fazla ışık almasıdır. Açık
tonlu bir sonuç sağlar.

 

F değeri (f number)
bkz diyafram değeri.

 

F durağı (f stop)
Diyafram açıklığını belirten her bir durak. Bir f durağı, duyarkata (filme
ya da algılayıcı yüzeyine) ulaşan ışığın değerini iki kat artırmak ya da
yarıya düşürmek demektir. Diyafram açıklığını 2’den 2.8’e değiştirme,
duyarkata (filme ya da algılayıcıya) ulaşan ışığı ilkinin 1/4 ‘üne
indirmek anlamına gelir. Buna kıyasla diyafram açıklığını 2’den 1.4’e
değiştirme duyarkata ulaşan ışık miktarını iki katına çıkarmaktır.

 

FIAP (Fédération Internationale de l’Art Photographique (La FIAP) /
International Federation of Photographic Art)
Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu. Scienta (Bilim), Art (Sanat),
Lumen (Işık); FIAP’ın üç slogan sözcüğüdür.

 

Fıçı bozulması -fıçı bükülmesi (barrel distortion)
Genel olarak kısa odak uzunluklu ve diyaframı önde bulunan objektiflerde
ortaya çıkan ve görüntüdeki düşey hatların bir fıçıyı andıracak biçimde
eğilmeleri ile ortaya çıkan görüntü bozulması.

 

Fiksasyon (fixation)
bkz saptama işlemi.

 

Fikser (fixer)
Işığa duyarlı malzemelerde poz görmeyen kısımlardaki emülsiyonun
atılmasını sağlayan banyo işlemi.

 

Film 
Objektiften geçen görüntünün kalıcılığının sağlanabilmesi amacıyla saydam
bir taşıyıcı ve üzeri ışığa duyarlı maddeden oluşan şerit.

 

Film banyo tankı (tank)
Farklı boyutlardaki filmlerin banyo edilmesini sağlayan, içine ışık
sızdırmayan ancak sıvı konulabilen, karanlıkta özel bir şekilde içine
konulan filmin aydınlık ortamda da banyo yapılabilmesini sağlayan çelik ya
da bakalit gibi maddelerden yapılmış kap.

 

Film değiştirme torbası
Siyah renkli bir malzemeden yapılmış, ışık geçirmeyen ve içine el sokmak
için iki kolu olan, aydınlık bir ortamda içinde film değiştirme işlevi
yapılabilen torba.

 

Film düzlemi
Fotoğraf makinesinin içinde, objektifin arkasında, görüntünün net olarak
oluştuğu düzlem. Filmin ya da algılayıcının pozlanmak için durduğu yer.
Odak düzlemi olarak da bilinir.

 

Film hızı
Filmin ışığa karşı duyarlılığını gösteren değer. bkz ISO.

 

Film kaseti
İçine ışık geçirmeyen, makaraya sarılı filmi içinde koruyan ve hareketini
sağlayan, metal ya da plastikten yapılmış film taşıyıcı.

 

Film tarayıcı
Saydam (diya) veya negatif filmlerin sayısal olarak algılanmasını sağlayan
aygıt. Pozitif ve negatif filmlerden ara basamak oluşturmadan fotoğraf
dosyaları yapabilir.

 

Film taşıyıcı
İçine film konulan, ışık geçirmeyen, filmin hareketini sağlayan ve
fotoğraf makinesine kolaylıkla takılıp çıkartılabilen kapalı kutu sistemi;
magazin. Orta boy (roll film) fotoğraf makinelerinde kullanılır.

 

Filtre (filters)
Objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam; süzek.
İçinden geçen ışığın özelliklerinde çeşitli değişiklikler yaratan cam,
jelatin ya da asetattan yapılmış, çeşitli renklerdeki araçlardır.
Fotoğraftaki son görüntüyü değiştirmek amacıyla objektifin ön kısmına
takılan her şey filtredir. Filtrelerin, dairesel polarize, ısıtan, yıldız,
yumuşatıcı çeşitlerinin yanında fotoğrafın tamamen rengini değiştiren
çeşitleri de bulunmaktadır.

 

Filtre adaptörü
Filtre taşıyıcısını objektife bağlamaya yarayan bir araç.

 

Filtre çarpanı (filter factory / filtre faktörü)
Her filtre fotoğraf makinesinin duyarkatına (film ya da algılayıcı
yüzeyine) ulaşması gereken ışığın bir kısmını soğurur. Bu nedenle filtreli
çekimlerde örtücü hızının artırılması ya da diyaframın açılması gerekir.
Bu durumu filtre üzerinde belirten sayıya filtre çarpanı denir.
Pozlandırmanın kaç stop artırılacağı (+) veya (X) ile gösterilir. +1,
pozlandırmanın 1 stop; +2, 2 stop; +3, 3 stop fazla olması gerektiğini
ifade eder. Pozlandırmanın X2, pozlandırmanın 1 stop; X4, 2 stop ve X8, 3
stop fazla olması gerektiğini ifade eder.

 

Filtre taşıyıcı
Fotoğraf çekimi sırasında kullanılacak olan filtreyi objektifin önünde
tutan taşıyıcı.

 

Firewire
Fotoğraf makinesi veya tarayıcı ile bilgisayar arasında güncel ve hızlı
bir bağlanma sistemi.

 

Fiziksel geliştirme (physical development)
Herhangi bir kimyasal geliştirme ve değişim olmaksızın görüntünün
oluşturulması süreci. fiziksel geliştirici banyo eriyiklerindeki gümüş,
fiziksel geliştirme işlemi sonucunda, ışık görmüş olan gümüş tuzları
tarafından çekilmekte ve kendi üstlerine yapışmaları sağlanmaktadır. Bu
yöntem, geliştirme sürecinin denetlenememesi nedeniyle pek kullanılmaz.

 

Flaş (flash)
Ani ışık, şimşek çakması anlamında bir sözcük. Yeterli ışık olmayan
konumlarda, kısa süreli fakat çok parlak ışık yayan, yapay aydınlatma
kaynağı; çakıntı. Elektronik ve magnezyum flaşlar olmak üzere iki türü
vardır. Fotoğraf makinesinin üzerindeki tümleşik flaşlar en fazla 3
metreye kadar iş görür. Kızağa yerleştirilerek kullanılan speed light TTL
flaşlar ise gerekli ışığı makinenin ölçüm sistemi ile uyumlu biçimde
ölçerek çakarlar.

 

Flaş bellek (flash memory – FM)
Kendi güç kaynağı olmadan verileri kayıtlı tutabilen ve tekrar tekrar
kayıt yapılabilen elektronik bellek. Sayısal fotoğraf makinelerinde en çok
tercih edilen bellek türüdür.

 

Flaş eşlemesi (flash syncronization)
Flaş ışığının yanıp en üst ışık verme noktasına ulaştığı an, örtücünün tam
olarak açılmasını ve ışıkla birlikte eşzamanlı olarak kapanmasını sağlayan
sistem; flaş senkronu. bkz flaş senkronizasyonu.

 

Flaş kablosu
Flaş kızağının ve TTL flaşların üretilmediği dönemlerde, flaşın fotoğraf
makinesine bağlantısını sağlamak için kullanılan kablodur. Flaşın, kablo
mesafesinden kullanılmasını sağlar. Oldukça ince ve kırılgandır

 

Flaş kızağı
Fotoğraf makinesinin üzerinde yer alan flaş takmaya uygun yuva.

 

Flaş senkronizasyonu (flash syncronization)
Flaşın, obtüratörün açılmasıyla uyumlu olarak çalışmasıdır. Flaş
senkronizasyonu için gerekli olan örtücü (enstantane) hızı makinenin
türüne göre değişir (1/125 s, 1/60 s gibi). Kendi içinde flaşı olan
kompakt makinelerde ve özel kullanımlı flaşa sahip SLR makinelerde doğru
örtücü hızı otomatik olarak ayarlanır. Fotoğraf makinelerinde genellikle
iki tür flaş eşlemesi bulunmaktadır. Bunlardan “X” işaretli olan
elektronik, “M” işaretli olanı magnezyum flaşlar için kullanılan eşleme
noktalarıdır. bkz flaş eşlemesi.

 

Flaş yuvası
Flaş iki türlü kullanılabilir, flaş kablosu ile ya da flaş yuvasına
takılarak. Kızaklı tip flaşlar fotoğraf makinesinin üstünde yer alan
yuvaya geçirilir ve her iki taraftaki akım ileticiler sayesinde flaş
çalıştırılır. bkz flaş kablosu.

 

Flu / fluluk
Net olmayan fotoğraf ya da bir bölümü netlik alanının dışında kalan yer.

 

Fokal (focal)
Objektiflerin odak uzaklığı, odak uzunluğu.

 

Fokometri (focusmetri)
Odakölçüm.

 

Fokometre (focusmeter)
Fotoğraf makinelerinin objektiflerinin ve merceklerin odak uzaklığını
ölçen ve sapınçlarını belirleyen aygıt; odakölçer; lensometre.

 

Fon müziği
Bir sunum yapılırken ona eşlik eden müzik.

 

Format
Fotoğraf makinesinin verdiği görüntünün en ve boy olarak uzunluğu. bkz
boyut.

 

Foto (photo)
Işık anlamında bir önek: fotokimya, fotometre vb. / Fotoğraf sözcüğünün
kısaltması. Fotoğrafçı sözcüğünün kısaltması.

 

Fotoaugliafobi
Parlak ışık korkusu.

 

Fotoelektrik (photoelectric)
Işık ışınlarının etkisiyle oluşan (elektron yayını, gerilim oluşumu,
direnç ve indüktansta değişmeler vb) tüm elektrik olayları; ışılelektrik.

 

Fotoelektriksel hücre (photo-electrik cell)
bkz ışığa duyarlı elektriksel hücre.

 

Fotofiniş
Amatör ve profesyonellerin filmlerini geliştirerek baskılarını yapan
ticari kuruluşların işi. / Fotofiniş fotoğraf makinelerinin kısa adı.

 

Fotofiniş fotoğraf makinesi
Bir yarışın bitişinde, yarışanların varış sırasını kaydetmek için
üretilmiş fotoğraf makinesidir. Bitiş çizgisi, ters yönde hareket eden
film üzerine dikey bir aralık içinden saptanır.

 

Fotoflue
Film üzerinde kireç vb lekelerin oluşmasını önleyen sıvı kimyasal madde.

 

Fotofobi (photophobi)
Yarattığı rahatsız edici etkiden dolayı kimi kişilerde görülen ışıktan
kaçınma eğilimi; ışıktan korkma, ışık korkusu. Işıktan korkma hastalığı.

 

Fotofor
Topladığı ışığı bir doğrultuda gönderen bir cins optik sistem.

 

Fotogram
Objelerin ışığa duyarlı fotoğraf malzemesinin üzerine doğrudan konması.
Objektif kullanılmadan çekilen fotoğraf. Işığa duyarlı madde (film,
fotoğrafik kâğıt) agrandisöre yerleştirilir; üzerine de arzu edilen
nesneler konulur ve pozlanır. Görüntü negatif kullanılmadan doğrudan elde
edilir.

 

Fotoğraf (Fr photographe)
(Yun photos/ışık + grouphos/çizmek > photograph > fotoğraf) Görüntüyü,
ışığa karşı duyarlıklı (cam, kâğıt gibi) bir yüzey (duyarkat) üzerinde
özel makineyle saptama yöntemi. / Optik ve kimyasal süreçleri kullanarak
yüzey üzerinde kalıcı görüntü elde etme. / (mec) Görüntü.

 

Fotoğraf çekilmek
Kişinin fotoğraf makinesiyle görüntüsünün tespit edilmesi.

 

Fotoğraf çekmek
Fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptamak, tespit etmek.

 

Fotoğraf çektirmek
Fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptatmak, tespit ettirmek.

 

Fotoğrafçı
Fotoğraf çeken ya da basan kimse. / Fotoğraf çekilen ya da fotoğraf
makinesi satılan yer, fotoğrafhane.

 

Fotoğrafçılık
Fotoğraf çekme yöntemi. / Fotoğrafçının mesleği.

 

Fotoğrafhane
Fotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan
yer, fotoğrafçı.

 

Fotoğrafını almak
Fotoğraf makinesiyle görüntüsünü tespit etmek.

 

Fotoğrafik
Fotoğrafla ilgi. / Fotoğrafçılıkla elde edilen. / Fotoğrafçılıkla ilgili.

 

Fotoğraf laboratuvarı
Film banyosu, baskı gibi karanlık oda işlemlerinin yapıldığı yer.

 

Fotoğraf makinesi
Fotoğraf çekerken görüntüyü duyarlıklı yüzey üzerinde saptamaya yarayan
aygıt, kamera.

 

Fotojen (photogène)
Işık yaratan, doğuran.

 

Fotojenik (Fr photogéniqu)
Işığın bazı cisimler üzerine yaptığı kimyasal etki ile ilgili veya bu
etkileri yaratma özelliği taşıyan. / Fotoğraf kağıdını çok etkileyen. /
Fotoğrafta veya sinema filminde güzel bir etki bırakan yüz, duruş.

 

Fotojeoloji (Fr photogéologie)
Hava fotoğraflarıyla arazide yapılan değerlendirmelerle harita hazırlama.

 

Fotokimya
Işık etkisiyle meydana gelen kimyasal olayları inceleyen bilim dalı.

 

Fotokopi (Fr photocopie)
Bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma;
tıpkıçekim.

 

Fotokromografi
Fotoğrafları sonradan renklendirmek amacıyla Ducos du Hauron tarafından
geliştirilmiş olan renkli fotoğraf tekniği.

 

Fotokromotipi
Matbaacılıkta renkli fotoğraf basma yöntemi.

 

Fotolitografi (Fr photolitographie)
Işığa duyarlı yüzeylerin üzerine fotomekanik yöntemlerle yapılan baskı
yöntemi; taşbaskı.

 

Fotomekanik (Fr photomécanique)
Fotoğraftan fotogravür, fotolitografiki, helyogravür gibi ışığa duyarlı
yüzeylerde klişeler kullanarak yapılan baskı yöntemi.

 

Fotometre (Fr photomètre)
Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde
kullanılan araç, ışıkölçer.

 

Fotometri (Fr photométrie)
Işık ölçümü.

 

Fotomodel (Fr photomodèle)
Fotoğraf sanatı (fotoğraf ya da reklam fotoğrafları) için modellik eden
kimse.

 

Fotomontaj (Fr photomontage)
Bir fotoğraftaki eksik kısımları tamamlamak ya da anlatılmak istenen fikre
göre yeniden düzenlemek.

 

Fotopentür
Fotoğrafın boya ile boyanması.

 

Fotopi
Gözün ışığa uyumu.

 

Fotoroman
Bir metinle, bir dizi fotoğraftan oluşan öykü ya da roman.

 

Fotosel (photo cell)
Üzerine düşen ışığın şiddetiyle orantılı olarak akım üreten ışık
algılayıcısı; fotopil, ışıkgöze.

 

Fotoskop (Fr photoscope)
Merceklerin uyumundaki değişiklikleri, onların yüzeylerindeki yansımalarla
gözlemeye yarayan aygıt.

 

Fotostereosentez
Peşpeşe çekilen fotoğrafların üst üste konmasıyla kabartma etkisi veren
fotoğrafik bir yöntem.

 

Fototek (Fr photothéque)
Fotoğraf belgeliği.

 

Fototip
Doğrudan doğruya konu üzerinde çekilen fotoğraf.

 

Full frame
bkz tam çerçeve.

 
   

G

Gamma
Film, geliştirici veya geliştirme işleminin ışığa karşı tepkisinin
ölçüsüdür. Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan duyarkatların kontrast
ölçümlerinde ve geliştirme (banyo edilme) oranını gösteren karakteristik
eğride (zaman-gamma eğrisi’nde), belli bir eğimle yükselmekte olan düz
çizgi bölümü. / Monitörde renk sinyali düzeltme ölçüsü. bkz zaman-gamma
eğrisi.

 

Gamma düzeltimi
Görüntü verilerindeki siyah eğrisinin yükselmesini (gradasyon) düzeltmeye
yarayan yöntem. Fazla veya az zıtlık (kontrast) içeren fotoğrafların
düzeltilmesini sağlar.

 

Gamut
Bir renk sisteminin görüntüleyebildiği ya da basabildiği renk aralığı. bkz
renk aralığı.

 

Geliştiriciler (developers)
Işığa karşı duyarlı malzemelerde ışık görmüş gümüş tuzlarını ayrıştırarak
siyah metalik gümüşe dönüşmelerini sağlayan kimyasal bileşimlere verilen
ad. Böylece gizil görüntü görülebilir duruma gelir. Üç türlü geliştirici
banyo vardır: 1. Çok amaçlı banyolar; 2. İnce gren banyoları; 3. Yüksek
kontrast banyoları.

 

Geliştirme banyosu (developer)
Film üzerinde gizil (gelişmemiş, görünmeyen) görüntüyü görünür kılmak için
kullanılan kimyasal banyo; birinci banyo.

 

Geliştirme işlemi (development)
Işık görmüş gümüş tuzlarının ayrıştırılarak metalik gümüşe dönüştürülmesi
ve gizil görüntünün görülebilir duruma getirilmesi süreci. Doğru
geliştirme işlemi; uygun geliştiriciler, doğru sıcaklık, doğru sulandırma
oranı, doğru süre ve çalkalama yapılması durumunda, olması gerektiği
biçimde gerçekleştirilebilir. Bunlardan herhangi birindeki hata sonucu
etkiler.

 

Geliştirilmiş fotoğraf sistemi (Advanced Photo System – APS)
35 mm fotoğraf makinesini öğrenmekle zaman harcamak istemeyen bir
kullanıcı için Kodak’ın fotoğraf çekimini kolaylaştırma girişimidir. 35 mm
filmin 36 mm enine oranla, 1X240 olarak adlandırılan bu filmin eni 24
mm’dir. Aynı boyutta basımı sağlamak amacıyla daha yüksek oranda
büyütülmeden dolayı, APS’deki grenler daha belirgin olacaktır.

 

Geniş açılı objektif (wide angle lens)
Kısa odak uzunluğuna sahip, konuyu daha geniş bir görüş açısı ile
algılayan objektif türü.

 

Geri plan
Bir fotoğrafta asıl konunun gerisinde kalan alan.

 

Gif / GIF (Graphics Interchange Format)
Daha az sayıda rengin barındığı görseller için kullanılan bir format (veri
düzenlemesi). En fazla 256 rengin kayıt edilmesine izin verdiği için
fotoğraf dosyalarında sınırlı olarak kullanılır. Basit hareketli
görüntülerin de oluşturulabildiği gif formatı buton ve hareketli
kutucuklar için idealdir. Renkli bir zemin üzerine transparan bir şekilde
düzenleme yapılmasına da olanak verir. Çok az yer kapladığından genel ağ
kullanımı için uygundur.

 

Gigabayt (gigabyte)
(1 024 x 1 024 x 1 024=) 1 073 741 824 (yaklaşık 1 milyar) bayttan oluşan
bilgisayar, disk alanı veya belge boyutu değeri. Simgesi Gb.

 

Girişimçizim (interferogram)
Bir girişimölçerle elde edilen fotoğraf klişesi.

 

Gizil görüntü (latent image)
Fotoğraf çekildikten sonra fotoğrafik duyarkatta, pozlama sonucunda oluşan
ancak gözle görülemeyen görüntü. Duyarkattaki gizil görüntü, filmde
geliştirme banyosunda; algılayıcıda ise işlendikten sonra gerçek görüntüye
dönüşür.

 

Glase (glaze)
bkz parlatma.

 

GOST
Eski Sovyetler Birliği zamanında Sovyet (şimdi Rusya Federasyonu)
Standartlarına göre filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını belirleyen
değerler.

 

Gökyüzü filtresi (sky light filter)
Genellikle hafif sarı renkli ve (doğal yoğunluk filtrelerinde olduğu gibi)
hafif bir yoğunluk içeren, manzara fotoğraflarının çekiminde yararlanılan
bir filtre türü. Belirli dalga boylarındaki renkleri süzerek daha doğal
görüntüler elde edilmesini sağlar.

 

Gölge
Işık geçirmeyen (saydamsız) bir nesnenin üzerine düşen ışığın geçişini
engellemesi nedeniyle kendi üstünde ya da kendi dışında oluşan karanlık
bölge.

 

Gölgeleme
Karanlık odada baskı aşamasında görüntünün belirli bir bölümünün daha açık
tonda olmasını sağlamak için o bölümün daha az pozlanmasını sağlamak.

 

Görsel algı
Görsel duyunun birincil öneme sahip olduğu algılama biçimi.

 

Görsel estetik
Görüntünün daha iyi algılanmasını sağlayan görsel estetik öğelerin
düzenlenmesinin ortaya çıkardığı algılama duygusu.

 

Görsel sanatlar
Görsel algılamanın söz konusu olduğu resim, heykel, fotoğraf, sinema vb
sanat dalları.

 

Görselleştirme
Görsel güç oluşturacak biçimde tek tek çekimlerin düzenlenmesi. Zihinsel
olarak görüntülerin oluşturulması.

 

Görsel veri
Sayısal bilgilerin görsel olarak görüntülendiği veriler. Bir dijital
fotoğraf, ekran fotoğrafı, bilgisayarda yapılmış bir afiş çalışması vb
çeşitli görsel veriler.

 

Görüntü
Üçboyutlu nesnelerin ışık kullanılarak yüzey üzerinde elde edilen
ikiboyutlu sureti.

 

Görüntü alanı
Fotoğraf makinesinin objektifinin bakış açısıyla belirlenen alan.
Bakaçiçinde çerçevelenmiş alan.

 

Görüntü boyutu
İki boyutlu yüzey -film ya da fotoğraf kağıdı− üzerinde görsel estetik
öğeleri kullanarak yaratılan boyut. Genelde iki boyutlu yüzey üzerinde
yanılsama olarak üç boyutlu bir ortam yaratma çabası.

 

Görüntü boyut oranı
Bir görüntünün boyunun eniyle karşılaştırılmasıdır. 35 mm formatındaki
yatay duran bir filmin görüntüsü 24 mm yüksekliğinde ve 36 mm
genişliğindedir. Görüntü boyut oranı 1/1.5’tur.

 

Görüntü düzlemi
Nesnenin net olarak görüntüsünün ortaya çıktığı iki boyutlu yüzey.
Fotoğraf makinesindeki film ya da algılayıcı düzlemi.

 

Görüntü bozulması (aberration)
Çekilen fotoğrafların genellikle kenarlarında meydana gelen ve
objektiflerden kaynaklanan görüntü bozulmalarıdır. Basit objektiflerde
meydana gelen başlıca yedi tür görüntü bozulması söz konusudur.
Objektiflerin tasarımı sırasında yapılan bazı düzeltmelerle görüntü
bozulmaları önlenebilmektedir.

 

Görüntü keskinliği (acutance)
Duyarlı kaman üzerinde görüntüyü oluşturan yoğunluk sınırlarındaki kenar
eğimi açısı olup görüntünün seçikliğini (netliğini) belirler. Bu açı
büyüdükçe görüntü keskinliği de kaybolur.

 

Görüş açısı (angle of view)
Bir kişinin çevresinde net olarak görebildiği açı. / Bir objektifin
duyarkat (film ya da algılayıcı) üzerine düşürdüğü görüntünün
kullanılabilir bölümünü “görebilen” en geniş görüş açısı. Teleobjektiflere
oranla geniş açılı objektiflerde görüş açısı daha geniştir.

 

Görüş alanı
Görüş açısı ve bakış açısının kapsadığı alan. Bu alan, görüş açısı tek
gözle ya da çift gözle görmekle ilgili olarak; bakış açısı ise kullanılan
objektifin odak uzaklığına göre genişler ya da daralır.

 

Göz seviyesi
Fotoğraf makinesinin insanın göz düzeyinden bakması.

 

Gradasyon (gradation)
bkz gri tonlaması. bkz kerteleme eğrisi.

 

Gren (grain)
Film ya da baskılar üzerinde görüntüyü oluşturan noktalar. Yavaş filmler
(düşük ISO/ASA değerli filmler, örneğin 25 ISO, 50 ISO) küçük grenlidirler
ve oluşturdukları görüntü keskindir. Bunun tersi olarak hızlı filmler
(Yüksek ISO/ASA değerli filmler, örneğin 400 ISO, 800 ISO) büyük
grenlidirler ve oluşturdukları görüntü keskin değildir; grenler görüntü
üzerinde seçilebilir. bkz kumlanma.

 

Grenlilik (graininess)
Grenlerin bir araya kümelenmelerinden kaynaklanan görüntü. Grenliliği
yüksek olan bir görüntüde, görüntü sanki noktalardan oluşmuş izlenimi
verir.

 

Gri
Beyaz ve siyah arasındaki renk. Bir ışık renginin özü olan temel renk
çıkarıldığında görülen renk. Örneğin kırmızı renkten kırmızı
çıkarıldığında sadece gri renk görülür.

 

Gri kart
Üzerine düşen ışığın %18’ini yansıtan kart.

 

Gri ölçeği
En açık gri ton değeri olan beyazdan başlayarak en koyu gri ton değeri
olan siyaha kadar farklı gri ton değerlerini dereceli olarak gösteren
ölçek. Genellikle beyazdan siyaha kadar on farklı gri ton değerini içerir.

 

Gri tonlaması (gradation)
Bir görüntünün sahip olduğu gri onlarının sayısal olarak miktarıdır.
Yumuşak görüntüde, çok sayıda gri tonu (siyahsız ve beyazsız); normal
görüntüde siyah ve beyazın da bulunduğu normal sayıda gri tonu; kontrast
görüntüde ise siyah, beyaz ve az sayıda gri tonu vardır.

 

Güçlü ana ışık
Ana ışığın, bir görünçlüğün aydınlatılmasında geniş bir alanı iyice
aydınlatacak durumda olması.

 

Gümüş kazanma (silver recıvery)
Kullanılarak bozulan kimyasal eriyiklerdeki gümüşü yeniden kazanmak
amacıyla girişilen işlemlerdir. Bunun için genellikle üç yöntem uygulanır:
Süzme, gümüşle başka bir metalin yer değiştirmesini sağlama ve elektronik
yöntem.

 

Gümüş tuzları (silver halides)
Işığa karşı duyarlı malzemelerin film duyarkatında kullanılan, ışıktan
etkilenmeye açık kristallerdir. Bunların başlıcaları gümüş bromür (AgBr),
gümüş klorür (AgCl) ve gümüş iyodür (AgI)’dür.

 

Gün ışığı (day light)
Renk sıcaklığı 5400 K (kelvin) olan, güneş doğduktan iki saat sonra oluşan
ışığın rengi. Elektronik flaşlar gün ışığı yayar. Genelde kullanılan
filmler day light yani gün ışığı için ayarlıdır.

 

Gün ışığı dengesi (day light balance)
Piyasada en çok gün ışığını dengeleyen filmler bulunmaktadır. Film
üzerinde diğer ışık koşullarına dengelidir notu belirtilmediği sürece,
film muhtemelen gün ışığına dengeli olarak üretilmiştir. Bu tür film,
doğal ışık veya normal flaş koşulları altında doğal renkler üretecektir.
Tungsten ışığında (akkor ışık ampulü) çekildiğinde kırmızımsı sarı bir
renk, floresan ışığında yeşil bir renk alacaktır.

 

Gün ışığı filtresi (sky light filter)
Parlak gün ışığında çekilen manzara, deniz fotoğrafları silik ve
mavileşmiş görünür. Bu tür fotoğraflardaki aşırı maviliği gidermek,
fotoğrafa kontrast ve sıcak bir hava vererek canlandırmak için gün ışığı
filtresi kullanılır. Çarpanı bir (X) olduğundan (diyafram ve örtücü
ayarlarında değişiklik gerektirmediği için) objektifi korumak amacıyla
sürekli takılmalıdır.

 

Güven ışığı
Karanlık odada, çalışabilecek kadar ışık sağlayan, duyar katı etkilemeyen
özel yapıda bir lambadan elde edilen ışık. bkz güvenli ışık.

 

Güvenli ışık
Rengi kullanılan emülsiyonu etkilemeyecek şekilde filtre edilmiş, düşük
watt’lı karanlık oda ışığı. Genelde yaydığı ışık çok kuvvetsizdir ama
karanlık odanın yeterince aydınlanmasını sağlar. bkz güven ışığı.

 
   

H

Hacim
Nesnelerin üçüncü boyutu, derinlik etkisi.

 

Halelenme
bkz halasyon.

 

Halka flaş (ring flash)
Objektifin önüne konulan halka biçimli flaş. Makro, portre ve obje
çekimlerinde kullanılır.

 

Halasyon (halation)
Film duyarkatında ilerleyen ışığın parlak yüzeyli asetat tabana ya da
makinenin arka yüzeyine çarparak yansıması ve yeniden duyarlı katmana
dönüp filmi etkilemesi olayıdır. Bunu önlemek için genellikle filmlere
yansımayı önleyici bir “anti halo” katman konmaktadır.

 

Halojen (halogen)
Bir grup kimyasal elemente verilen genel ad. Bunlardan brom (Br), klor (Cl),
ve iyot (I); gümüş (Ag) ile birleştirilerek ışığa karşı duyarlı malzemenin
yapımında kullanılır.

 

Hayalet çemberler (circle of confusion)
Görüntü üzerinde ya da çevresindeki ışık kaynaklarının ya da kuvvetli
yansımaların doğrudan objektife girmeleri durumunda, görüntü üzerinde
oluşmasına neden oldukları ışık halkaları; bu halkalar küçüklerse
görüntünün seçikliğini etkilemezler, ancak belirli bir büyüklüğü geçtikten
sonra fotoğrafta seçiklik kaybına neden olurlar.

 

Hayalet görüntü (ghost)
Yoğun ışıktan yansıyan ışıkla oluşan görüntü. Polarize filtre ile
önlenebilir.

 

Helyografi
Niepce’nin ışığa duyarlı yüzey üzerinde görüntü elde etmek için kullandığı
yöntem.

 

Hız
Bir duyarkatın (filmin ya da algılayıcının) ışığa duyarlılığını ya da
belirli bir objektifin maksimum diyafram ayarını belirtmek için kullanılan
bir terim.

 

Hızlandırıcı (accelerator)
Geliştirici kimyasal eriyiklerde, etkileşimin hızlandırılması amacıyla
kullanılan kimyasal bir katkı maddesi.

 

Hidrokinon (hydroquinone)
Geliştirici banyolarda yüksek kontrast sonuçlar elde etmek için kullanılan
bir maddedir. Metolfenidon adlı maddelerle birlikte kullanıldığında ise
genel amaçlı ince gren banyoların yapılmasına yarar.

 

Hiperfokal nokta (hyperfocal point)
Bir objektif sonsuza odaklandığında, seçik görüntünün fotoğraf makinesine
en yakın olduğu noktadır. Objektif hiperfokal noktaya odaklandığında ise
makine ile arasındaki uzaklığından yarısından sonsuza kadar seçik bir
görüntü elde edilir. Odaklanma sistemi bulunmayan fotoğraf makinelerinde
odaklama üretim sırasında bu noktaya yapılır.

 

Hiperfokal uzaklık (hyperfocal distance)
Bir fotoğraf makinesi sonsuza odaklandığında seçik görüntü verebilen en
yakın nokta ile fotoğraf makinesi arasındaki uzaklıktır.

 

Hipo (hypo)
Saptama banyosunun hazırlanmasında kullanılan soda hiposülfit adlı kristal
maddenin kısaltılmış adıdır.

 

Hipo temizleyici (hypo eliminator)
Duyarkatta hipo kalıntılarını temizleyen kimyasal bir bileşimdir. Bu
formül hem film hem de kâğıtlar için kullanılabilir: Hidrojen peroksit >
100 ml; 0.880 Amonyak > 10 ml ve 1litreye tamamlayacak kadar su. Bu eriyik
kullanılmasından hemen önce hazırlanmalıdır. Suda durulanmış olan film ve
kâğıtları 10 dakika kadar bu eriyikte tutup bir kez daha bol su ile
yıkanmalıdır.

 

Histogram (ton dağılımı)
Bir sayısal görüntünün piksellerinin dağılımını gösteren grafik. Üst düzey
fotoğraf makinelerinde fotoğraf çekimi sırasında ekrana getirmek
mümkündür. Gölgeli (koyu) tonlar solda, orta tonlar ortada, ışıklı (açık)
tonlar ise sağ tarafta yer alır.

 

Holografi (holography)
Fotoğraf makinesi ya da filme gereksinim duymaksızın lazer ışınları ile üç
boyutlu olarak görüntünün canlandırılmasını sağlayan karmaşık sistem.

 

Hologram
Doğru ışıklandırma altında, nesnelerin gerçekte olduğu gibi, farklı
açılardan görülebildiği üç boyutlu görüntüler.

 
   

I

ICC
Görüntüleme ve baskı ortamlarında kullanılan International Color
Consortium (Uluslararası Renk Konsorsiyumu) profili.

 

IR ayarı (IR setting)
Hemen hemen tüm fotoğraf makinelerinin odaklama bilezikleri üzerinde
kırmızı renkle işaretlenmiş olan bir olup kırmızı ötesi film
kullanıldığında odaklama yapılabilmesi için referans noktasını oluşturur.
Kimi zaman yalnızca “R” harfi ile de ifade edilebilir.

 

ISO (International Standard Organisation – Uluslararası Standartlar
Organizasyonu)
Duyarkatın (filmin ya da algılayıcının) ışığa karşı duyarlılığını ya da
hızını gösteren standart bir sayılandırma sistemi. ISO sisteminin sayıları
artık kullanılmayan ASA sayılarıyla aynıdır. Değer büyüdükçe duyarkatın
ışığa karşı duyarlılığı da artar. Örneğin 400 ISO’luk filmin hızı, 200
ISO’luk filmin hızından iki kat fazladır.

 

Işığa duyarlı elektriksel hücre (photo-electric cell)
Işıkölçerlerde ve algılayıcılarda kullanılan ve üzerine ışık düştüğünde
bundan etkilenen bir hücredir. Üzerine ışık düşmesi durumunda bu
hücrelerde küçük bir elektrik akımı oluşur. Düşen ışığın şiddeti arttıkça
oluşan elektrik akımının şiddeti de artar.

 

Işık (light)
Elektromanyetik tayfta 3800-7600 Å (380-760 nm) dalga boyuna sahip olan ve
görülebilir nitelikte yayılan enerji. Farklı dalga boyları farklı
renklerdeki ışığı simgeler. İnsan gözünün algılayamadığı, görünmez
bölgedeki ışıklar da vardır.

 

Işık aynası
Fotoğrafçılıkta ışığı yansıtmak için ışık kaynağının önüne konulan nesne.

 

Işık gözü (photocell)
Üzerine ışık düştüğünde bunu elektrik erkesine çeviren aygıt, fotosel.

 

Işık kaynağı (light source)
Işık yayarak konunun aydınlatılmasında kullanılan araçların genel adı.
Örneğin güneş, tungsten lamba, flaş birer ışık kaynağıdır. Ay, ayna ve
yansıtıcılar optiksel olarak ışık kaynağı değildir. Işık kaynakları doğal,
yapay; akkor (sıcak), soğuk ve noktasal, boyutlu olarak gruplandırılır.

 

Işıkla boyamak (painting with light)
Örtücü perdeyi açık tutup ışığı çevrede gezdirerek yapılan işlem.

 

Işıklılık
Bir merceğin geçirebileceği en çok ışık niceliği.

 

Işıkölçer (pozometre / exposure meter)
Fotoğraf makinesinde, doğru diyafram açıklığı ve örtücü hızını
belirleyebilmek için var olan ışığın miktarını ölçen düzenek. Günümüzde
hemen tüm fotoğraf makinelerinin ışıkölçeri bulunmaktadır. Ayrıca el
ışıkölçerleri de vardır. Bu aygıtlar kullanıcıya daha fazla seçenek sunar
ve daha hassastırlar. Fotoğraf makinelerinin üzerinde bulunan tipte
ışıkölçerler gibi konudan yansıyan ışığı ölçen aygıtlara yansımalı
ışıkölçer denir. Konu üzerine düşen ışığı ölçen aygıtların kullanımı da
bir diğer ölçüm tekniğidir.

 

Işık siperliği (lens hood)
Metal ya da plastikten yapılan ve istenmeyen ışıkların objektif yüzeyine
düşmesini önleyen, objektifin ucuna takılan parça. bkz objektif gölgeliği.

 

Işık toplayıcı (condenser)
Dağınık ışık demetlerini toplayarak yoğunlaştıran optik sistemdir. Işık
toplayıcıları hem aydınlatma kaynaklarında (fresnel cam olarak) hem de
agrandisörlerde kullanılırlar.

 

Işık yumuşatıcı (diffuser)
Işığı yayan ya da yumuşatan her türlü malzemeye verilen genel ad. Işık
yumuşatıcısı ışık kaynağına yaklaştıkça yumuşatma etkisi azalır.

 

Işılrenkseme
Güneş ışığına bırakıldıklarında kimi maddelerin renk değişimine uğraması.

 

Işın
Işığın yayılma yollarını ya da dalganın yayılma doğrultusunu gösteren
kuramsal çizgilere verilen ad.

 
   

İ

İç ışık
Fotoğraf kağıdına negatif görüntüyü pozlayan, agrandisör aygıtının ışığı.
/ Video görüntüsünün monitörde oluşmasını sağlayan, ekrandaki piksellerden
oluşan ışık.

 

İğne deliği fotoğraf makinesi
Dört tarafı kapalı, içine ışık sızdırmayan, objektif yerine iğne deliği
olan fotoğraf makinesi. İğne deliğinden giren ışık kutu içinde deliğin tam
karşısında görüntü oluşturur. Görüntünün oluştuğu yere duyarlı malzeme
konularak fotoğraf çekilir; pin hole fotoğraf makinesi.

 

İkinci banyo (fixation)
Saptama banyosu yerine yaygın ve yanlış olarak kullanılan bir terimdir.
Aslında kimyasal işlem olarak üçüncü sırada yer almakla birlikte,
kendisinden önceki aşamaya “ara banyo” denildiğinden kimilerince “ikinci
banyo” olarak adlandırılmaktadır. bkz sabitleme banyosu.

 

İmge
Olay, kişi ya da nesnelerin zihinde beliren görüntüleri. Daha önce
algılanan nesne ve olayların zihinde yeniden canlandırılması, algıların
zihindeki izleridir.

 

İnce gren (fine grain)
Duyarkatı oluşturan gümüş tuzu katmanının çok küçük zerreciklerden
oluşmasıdır. Zerreciklerin küçüklüğü filmin ışığa karşı duyarlığını
azaltırken film kontrastını artırır.

 

İnce gren geliştirici banyolar (fine grain developers)
Filmlerin geliştirilmesi işlemi sırasında zerreciklerin birleşme
eğilimlerini kıran bir özelliğe sahip geliştirici banyo türüdür.

 

İndeksli renk modu (indexed color mode)
Bir görüntünün toplam en fazla 256 renkten oluştuğu renk modu. Renkli bir
görüntü indeksli renk moduna dönüştürüldüğünde renkler 256 renk paletinden
en yakın olanına dönüştürülür ve böylece bir renk sınırlaması yapılmış
olur. Renk kalitesi çok fazla bozulmadan dosya boyutu düşürüldüğünden
multimedya ve internette kullanım için elverişli bir renk modudur.

 

İntensifikasyon (intensification)
bkz yoğunlaştırma.

 

İnternegatif (internegative film)
bkz ara negatif.

 

İri gren (course grain)
Duyarkatı oluşturan gümüş tuzu katmanının iri zerreciklerden oluşmasıdır.
Zerreciklerin büyüklüğü filmin ışığa karşı duyarlılığını artırırken film
kontrastını azaltır.

 

İris diyafram
Objektifin elemanları arasında yer alan, tek tek yapraklardan oluşan,
dairesel olarak açılıp kapanarak objektifin içinden belli miktarda ışığın
geçmesini sağlayan sistem.

 

İzokromatik (isochromatic)
Ortokromatik sözcüğünün eşanlamlısı olup kimilerince bu kelime yerine
kullanılır.

 
   

J

Jaggies
Düşük çözünürlükte basılmanın sonucu ortaya çıkan kalitesiz görüntü.

 

Jelatin (gelatin)
Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan ışığa karşı duyarlı malzemelerde, gümüş
tuzlarını tutmak için kullanılan çok ince ve şeffaf (saydam) katman.

 

Jpeg / JPEG (Joint Photographic Experts Group)
Sıkıştırılmış sayısal görüntü formatı. Dosya uzantısı “.jpg”dir. Aktarımı
kolay ve internette gerçekçi fotoğraflara gerek duyulduğunda kullanılan
bir formattır. Baskı için tercih edilmez. Piksel formatına dönüştürülmüş
yazı veya logolar gibi vektörel elemanlar için uygun değildir.

 
   

K

K
Kilo (bin) önekinin kısaltması. / Anahtar renk veya siyah, CMYK
ayrımındaki dördüncü renk.

 

Kablo deklanşörü (cable release)
Uzun süreli pozlamalarda, kısa süreli pozlamanın aksine fotoğraf
makinesinin hareketi fotoğrafta fark edilir. Bu sorunu ortadan kaldırmak
için makine bir tripod (üçayak) üzerine yerleştirilmeli ya da kablo
deklanşörü kullanılmalıdır. Kablo deklanşörünün vidalı ucu vardır ve bu uç
deklanşöre sıkıştırılır. Kablo deklanşörüne göre yapılmamış bir makinede
muhtemelen (kablolu veya kızılötesi ışınlarla çalışan bir düzenek gibi)
başka bir kullanım yöntemi vardır.

 

Kabza
Çeşitli tipteki fotoğraf makinelerini kolay ve rahat tutabilmek için bir
vida ile fotoğraf makinesinin altına takılan eklenti. El, omuz ve göğüs
kabzaları vardır.

 

Kaçış noktası
Perspektifte birbirine paralel olan çizgilerin, ufuk çizgisinde aynı
noktada birleşmesi.

 

Kadmiyum sülfit (cadmium sulphite)
Işığa karşı duyarlı elektriksel hücrelerin bir türü olup diğerlerine
oranla ışığa karşı duyarlığı daha fazladır.

 

Kadrajlama
Görüntünün bir kısmının bir amaç için kullanılması, kompozisyonu düzeltme
veya bir görüntüyü var olan alana veya biçime sığdırma, çerçeveleme. / Bir
görüntünün ihtiyaç duyulan alanını kısıtlamak, çerçeveleme.

 

Kalotip
Talbot’un geliştirdiği, yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf
negatifleri elde etme yöntemi.

 

Kamera obskura (camera obscura / karanlık kutu)
Günümüz fotoğraf makinelerinin atasıdır. En basit şekliyle bir duvarında
küçük bir delik bulunan karartılmış bir odadır. Bu delikten geçen ışık
karşı duvarda, dışarıdaki görüntünün baş aşağı gelmiş biçimini
oluşturmaktadır. Bu olaya ilk kez MÖ 4. yüzyılda Aristo tarafından
değinilmiş, daha sonra geliştirilerek resim yapımında kullanılmıştır. 16.
yy’de bu araçlara ince kenarlı mercekler yerleştirilmiştir. Kamera
obskura’ya ışığa karşı duyarlı bir malzeme yerleştirilmesini ilk düşünen
kişi 1800’lerde Thomas Wedgwood olmuş, Fransız Niepce bunu gerçekleştirmiş
ve ilk fotoğrafı 1826’da çekmeyi başarmıştır.

 

Kanama
Yazdırıldığında sayfanın dışına taşan bir fotoğraf veya çizgi. / Destek
materyalinin liflerinin içinde yayılmış mürekkep.

 

Kaplama (coating)
bkz objektif kaplaması.

 

Kaplama alanı
Bir objektifin ortaya çıkardığı görüntünün en net bölgesinin çapı.

 

Karakteristik eğri (characteristic curve)
Işığa karşı duyarlı malzemelerin bir anlamda verimlilik grafiğidir. Bu
malzemelerin pozlama, yoğunluk, duyarlılık, kontrast gibi konulardaki
özelliklerini ortaya koyar.

 

Karanlık kutu
bkz kamera obskura.

 

Karanlık oda (dark room)
Filmlerin banyo edilmesi ve kart baskısı yapılması için elverişli bir
biçimde düzenlenmiş, karartılmış, gerekli araç ve gereçleri de içeren
odadır.

 

Karanlık oda ışığı (safe light)
Işığa karşı duyarlı malzemelerle çalışılan karanlık odada bunların ışıktan
etkilenerek bozulmalarını önlemek için kullanılan özel ve genellikle
kırmızı renkli ışık. Karanlık oda ışığının gerçekten duyarlı malzemeleri
etkileyip etkilemediğini saptamak için çalışma yapılan tezgâhtan 1 metre
kadar yükseğe yerleştirilmiş lambayı görecek bir noktaya bir fotoğraf
kâğıdı bırakmak ve üzerine bir metal para koymak gerekir. Bir süre sonra
kâğıt banyo edildiğinde üzerinde paranın izi çıkmamalıdır.

 

Karanlık torba (changing bag)
Karanlık odanın yakın olmadığı durumlarda, içinde ışığa karşı duyarlı
malzemelerin çeşitli işlemlere tabi tutulabileceği, kalın siyah bezden
yapılmış torba.

 

Kararma
Objektif sistemi tarafından oluşturulan görüntünün köşelerindeki renk
kaybı. / Bir görüntünün çerçevesi etrafındaki, aydınlatma açısı dar olan
ve gerekli açıya sahip olmayan ışık kaynakları nedeniyle gerçekleşen ışık
kaybı. / Masaüstü tarayıcıların görüntü keskinliği ve yoğunluğundaki,
taranacak alandaki ışık algılayıcılarının alana yetersiz kalmasından
kaynaklanan kayıp.

 

Kare (frame)
Film ya da bellek üzerindeki her bir görüntü. Gerçekte dikdörtgenseldir. /
Objektiften bakaca aktarılan görüntünün alan sınırı.

 

Karşılıklılık kuralı (reciprocity law)
bkz pozlama dengesi kuralı.

 

Kart baskısı (enlargement)
bkz büyütme.

 

Kart derecesi
Fotoğraf kartının kontrastlık derecesidir. 0-1 derece kartlar yumuşak, 2-3
derece kartlar normal, 4 ve üzerindeki kartlar sert kontrastlıdır.

 

Kartuş (cartridge)
Filmin çekilmeden önce ve çekildikten sonra ışık almasını engelleyecek
biçimde yapılmış plastik ya da mikadan koruyucu kılıf. Kartuş koruyucu
içindeki filmler genellikle minyatür boy fotoğraf makinelerinde
kullanılmaktadır.

 

Kaset (cassette)
Belirli uzunluklarda (24 veya 36 poz ya da istenilen uzunlukta sarılmış,
35 mm filmin ışıktan korunmak için içine konduğu, metal ya da plastikten
koruyucu kılıflı makara kutu.

 

Katlama (pushed process)
Filmin hızını ilerletmek ya da kontrastlığını artırmak için filmin
normalden daha fazla geliştirme banyosundan etkilenmesi. bkz zorlama.

 

Kavrama gücü (resolving power)
Gözün, objektiflerin ya da ışığa karşı duyarlı yüzeylerin görüntü
üzerindeki ince ayrıntıları algılama gücüdür. Fotoğrafçılıkta sonuçsal
görüntü hem objektifin hem de duyarkatın kavrama gücü ile yakından
ilgilidir. Kavrama gücü bir anlamda, her milimetre kareye düşen çizgi
sayısı ile ifade edilir.

 

Kelvin (K)
Fotoğrafta ışığın renk sıcaklığını ölçmekte kullanılan birim. Özellikle
renkli negatif ve saydam filmlerin renklerine sadık kalması için çok
önemli olan renk sıcaklığı, 2000 K’ den 15000 K’ ye kadar değişebilir. Gün
ışığının renk sıcaklığı 5500 K’dir.

 

Kelvinmetre
Renk sıcaklığı ölçme aleti, kolorimetre.

 

Kenar numaraları
Üretim aşamasında filmin ferforeli kenarına pozlanan, kare numaraları ve
filmle ilgili bilgiler. Bunların ton ve keskinliğine bakılarak film banyo
işlemi değerlendirilir.

 

Kepenk (barn doors)
Yapay ışık kaynaklarında maskeleme elemanı olarak ışın demetinin yönünü ve
yayılmasını düzenleyen hareketli kapakçıklar.

 

Kerteleme eğrisi (gradation / gradasyon – gri tonlaması)
Bir görüntüde bulunan renk değerlerinin grafik olarak ifadesidir.
Fotoğrafta bulunan toplam aydınlık ve karanlık değerleri ile, kendi renk
değeri gradsyon eğrileri ile gösterilen kırmızı, yeşil ve mavi (RGB)
paylarını yansıtır. Görüntü işlemlerinde, 45° eğilim gösteren bir doğru
göründüğünde, renk değerleri değiştirilmemiştir. Bu doğrunun üstünde
bulunan kısımlarda renk değerleri arttırılmış, altında bulunan kısımlarda
ise düşürülmüştür.

 

Keskinlik (acutance / akütans)
Görüntü keskinliğinin ölçüsü. Görüntüyü oluşturan yoğunluk bölgelerindeki
sınırların eğim açısının darlığı görüntünün kesinlik derecesini belirler.
Bu açı büyüdükçe görüntü keskinliği kaybolur. bkz görüntü keskinliği ve
akütans.

 

Kılavuz değerler (guide numbers)
Flaş kullanılarak çekilen fotoğraflarda doğru pozlamanın yapılabilmesi
için kullanılan ve her flaşın ayrı ayrı sahip oldukları bir değerdir.

 

Kırmızı göz bebeği etkisi
Flaş ışığıyla çekilen renkli fotoğraflarda insanların göz bebeğinin
kırmızı görülmesi. Flaş ışığının makinenin objektifiyle aynı eksende
olması durumunda orta çıkar. Çekim anında objektife bakılmazsa ya da flaş
uyarıcı küçük şiddette çakmalarla gözü alıştırırsa bu etki yok olur.

 

Kırpma
Bir görüntünün istenmeyen bölümlerinin agrandisörde büyütülüp çerçeve
dışına atılması. / Fotoğraf çekme aşamasında makinenin görüş açısının
ayarlanarak görüntünün istenilmeyen bölümlerinin çerçeve dışında
bırakılması. / Sayısal bir görüntünün bilgisayar ekranında gereksiz
kısımlarının dışlanarak yeniden çerçevelenmesi.

 

Kızılötesi (infrared)
Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, görülmesi mümkün
olmayan dalga boyuna sahip ışık ışınları. Özel olarak bu renge duyarlı
kılınmış filmlerle görüntülenebilirler.

 

Kızılötesi (IR – InfraRed)
Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, gözle görülmesi
olanaksız dalga boyuna sahip ışık ışınlarıdır. Özel olarak bu renge
duyarlı kılınmış filmlerle görüntülenebilirler.

 

Kızılötesi (IR – InfraRed) film
Kızılötesi ışığa duyarlı olan film.

 

Kızılötesi (infrared) ışınlar
Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, gözle görülmesi
olanaksız dalga boyuna sahip ışık ışınları. Özel olarak hazırlanmış film
ya da algılayıcılarla görüntülenebilirler.

 

Kilobayt (kilobyte)
1 024 (yaklaşık bin) bayttan oluşan bilgisayar, disk alanı veya belge
boyutu değeri. Simgesi kb.

 

Kimyasal sislenme (chemical fog)
Fotoğraf filmi ya da kâğıtlarının tümü üzerinde oluşan ve görüntü
kalitesini olumsuz yönde etkileyen yoğunluktur. Filmin gereğinden fazla
geliştirici banyoda tutulması sonucu, ışık görmemiş olan gümüş tuzlarının
film üzerine yapışmasından kaynaklanır.

 

Klonlama (cloning)
Görüntünün bir bölümünü başka bir görüntüye ya da aynı görüntünün farklı
bir alanına kopyalama işlemi. bkz cloning.

 

Kloro bromür kâğıtlar (chloride-bromide papers)
Duyarlı katmanlarında gümüş klorür ve gümüş bromür karışımı içeren
fotoğraf kâğıtlarıdır. Baskıda sıcak tonlar oluştururlar.

 

Kolodyum
Fotoğraf camı yapımında ve cerrahlıkta kullanılan, alkolle eter karışımı
içinde sıvı durumuna getirilmiş nitroselüloz.

 

Kompakt fotoğraf makinesi (compact camera)
Kolay taşınabilir boyutlarda, lensi değiştirilemeyen ve hazır çekim
modlarına sahip fotoğraf makinelerine verilen ad. bkz şipşak.

 

Kompoze etmek (compositing)
İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz compositing. bkz
kompozisyon.

 

Kompozisyon (compositing)
Görsel öğelerin düzenlenmesi sonucunda fotoğrafta ortaya çıkan görsel
nitelik. / İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz kompoze
etme.

 

Kompresyon
bkz sıkıştırma.

 

Kondansatör (conderser)
bkz ışık toplayıcı.

 

Kontak baskı (contact print)
Görüntülerin özellikle siyah-beyaz fotoğrafların, büyütülmeden önce
seçebilmek için negatifle aynı boyda üretilen küçük baskıları.

 

Kontak baskı kağıdı (contact paper)
Yalnızca kontak baskı yapılmasında kullanılan, duyarkatları ışığa karşı
daha az duyarlı olan genellikle gümüş klorür kâğıtlarıdır.

 

Kontak baskı şasesi (contact printer)
Kontak baskı yapılırken kullanılan araçtır. Film şeritlerinin ve kağıdın
birbirine yapışık durmasını sağlayacak biçimde yapılmıştır. Filmleri ve
kağıdı yapıştıran üst parça camdan yapılmıştır. Kontak baskı şaselerinin
en basiti uygun boyutlarda kesilmiş bir cam parçasıdır. Çok daha
geliştirilmiş modelleri vardır.

 

Kontrast (contrast)
En açıktan en koyu tona geçinceye kadar bir film ya da fotoğraf kağıdında
ara gri tonlarının varlığı ya da yokluğudur. Kontrastı etkileyen öğeler
ise konunun aydınlatılma oranı, objektifin özellikleri, duyarlı
malzemelerin özellikleri, banyo edilme oranı, kullanılmakta olan
agrandisörün özellikleri, kullanılan kontrast özelliği ve yüzey dokusudur.
bkz zıtlık.

 

Konu
Fotoğrafı oluşturan nesne, insan, manzara ya da durum, olay.

 

Konverter (converter)
Objektifle fotoğraf makinesi arasına takılan ve objektifin odak
uzunluğunun artırılması amacıyla kullanılan araçtır. Bu araçlar odak
uzunluğunu üzerlerinde yazılı değerlere göre iki ya da üç misli gibi
değerlere yükseltirler. Bu arada görüntü kalitesinde kayba da neden
olurlar.

 

Kopya film
Pozitif film.

 

Kostinski etkisi (kostinsky effect)
Geliştirme banyosu sırasında yeterli çalkalama (ajitasyon) yapılmamasından
kaynaklanan ve görüntüde parlak ve karanlık bölgelerin birbirlerine
tecavüz etmesi ile sonuçlanan hatadır. Çalkalama bu hatanın oluşmasını
önler.

 

Körük (bellows)
Objektif ile fotoğraf makinesinin gövdesi arasında bulunan genellikle ray
üzerine yerleştirilmiş, esnek yapısı olan bir malzemedir. Raylar körüğün
objektif ile gövde arasındaki mesafeyi değiştirmek amacıyla ayarlanmasını
sağlar. Bu makro fotoğraf çekimini ve yakını odaklamayı mümkün kılar.
Esnek körükler büyük formatlı makinelerde perspektif değişimini sağlamak
amacıyla, film yüzeyinde objektifin eğimini mümkün kılar.

 

Kromatik görüntü bozulması / kromatik sapma (chromatic aberration)
Beyaz ışıkla aydınlatılmış konuda, renkli kenarlar şeklinde ortaya çıkan
bir görüntü kusurudur. Merceklerin aynı konu üzerindeki farklı dalga
boylarına sahip renklerden yansıyan ışıkları aynı noktada
odaklayamamasından doğan görüntü bozulmasıdır.

 

Kromojenik
Banyo işlemi sırasında renkli boyalar oluşturan fotoğraf filmleri ya da
kartları.

 

Kumlanma
Sayısal olarak kaydedilen fotoğraflarda, geleneksel filmlerdeki kumlanmaya
benzeyen kirlilik. Görüntü algılayıcı yüksek ışık duyarlığına göre
ayarlandığında fazla kumlanma oluşur. Bilinçli olarak kullanıldığında bir
tasarım aracıdır.

 

Kurmaca
Olmadığı halde varmış gibi tasarlanmış, kurgulanmış görüntü.

 

Kuru yapıştırma
Fotoğrafla karton fon arasına özel bir tabaka yerleştirip sıcaklık
etkisiyle fotoğrafı yapıştırma işlemi.

 

Kutu fotoğraf makinesi (box camera)
George Eastman tarafından 1888’de tanıtılan en basit fotoğraf makinesidir.
Çok basit ve tek elemanlı bir objektif, ışık geçirmez bir kutu ve arka
tarafına film takılmasına olanak veren bir kızaktan ibarettir. Örtücü hızı
ve diyafram değerleri sabit olup 1/25 saniye ve f/11’dir. Objektif çok
yakın cisimler dışında her şeyi net çekebilecek biçimde seçilmiş
ayarlanmış olduğundan ayrıca bir de odaklama sistemi eklenmemiştir.

 

Kuvvetlendirici (replenisher)
Kullanılarak özelliklerini yitiren geliştirici banyolara eklenerek
güçlerini kazanmalarını sağlayan katkı maddesidir.

 

Kuvvetlendirme (replenishment)
Kullanılarak özelliklerini yitiren geliştirici banyolara katkı maddesi
ekleyerek özelliklerini kaybetmesini önleme işlemidir.

 

Küçük boy fotoğraf makineleri (miniature camera)
Genellikle 35 mm film formatında fotoğraf makinelerinin genel adı.

 

Küresel görüntü bozulması (spherical aberration)
Görüntü keskinliğinde kayba neden olan optik hatadır. Bu hatadan
yararlanılarak yumuşak odaklı objektifler yapılmaktadır.

 

Küvet
İçine gerekli kimyasal eriyik konularak fotoğraf kağıdı banyosu için
kullanılan bakalit kap.

 

Küvette geliştirme işlemi (dish development)
Işığa karşı duyarlı malzemelerin ve çoğunlukla tabaka film ve fotoğraf
kâğıtlarının, içinde geliştirici banyo bulunan küvetlere tümüyle
bastırılarak banyo edilmesi işlemidir.

 
   

L

Labirent (light trop)
Karanlık oda girişlerinde insanların içeriye kolaylıkla girmelerini
sağlayan ve fakat içeriye ışık girmesini engelleyen kapı biçimidir.

 

LCD (Liquid Crystal Display)
Sıvı kristal ekran. Sayısal fotoğraf makinelerinde fotoğrafları, çekim
öncesi görüntüyü ve menü seçenekleri, makine ayarları gibi bilgileri
görmek için kullanılan renkli ekran.

 

Lens
bkz objektif.

 

Lpi / LPI (Line Per Inch)
Sayısal görüntü çözünürlük ölçüsü. Bir inçlik çizgi üzerine düşen noktacık
sayısı.

 

Light
bkz ışık.

 
   


M
M bağlantısı (M sochet) Magnezyumlu flaşların örtücü ile eşzamanlı patlamasını sağlayan bağlantı
noktasıdır.

 
Macenta (magenta) Kırmızı ve mavi ışığın birleşmesinden oluşan mavimsi kırmızı renk. Yeşil
rengin tamamlayıcı rengidir.

 
Magnezyum flaş (magnesium flash) Magnezyum elektrik akımına uğradığında yanan ve parlak bir ışık saçan bir
metaldir. Onun bu özelliğinden yararlanılarak toz halinde magnezyum ya da
bir tel yumağı biçimindeki magnezyum, potasyum klorat ve manganez dioksit
alaşımından yararlanılarak yapılan tek kullanımlık flaş ampulleridir.

 
Makine Fotoğraf makinesine verilen kısa ad.

 
Makine hareketleri (camera movements) Büyük boy fotoğraf makinelerinde film düzleminin ya da objektifin normal
durumlarından farklı durum almalarını sağlayan hareketlerdir. Bu
hareketlerle örneğin alan derinliğini artırmak, bozuk perspektifi
düzeltmek ya da istenilen biçimde bozmak mümkündür.

 
Makro (macro) Kaydedilen görüntünün aslından daha büyük olduğu çekimler için kullanılan
bir terim.

 
Makro fotoğraf (macro photography) Fotoğrafı çekilen cisimden mikroskop kullanmadan, daha büyük boyutlu
görüntü elde edilmesini sağlayan fotoğraf çekim tekniği.

 
Maske Görüntü oluşturucu ışığın yolunu kesmek için agrandisörün objektifi ve
baskı kartı arasına tutulan herhangi bir ışık geçirmeyen malzeme.
Agrandisörde aynı baskı kartına farklı negatifler yansıtılırken birbirinin
içine geçme olmaz ve karışıklık önlenir.

 
Maskeleme (dodging, burning in) Fotoğraf baskısı sırasında görüntünün belirli bölgelerinin ışıklanmasını
önleyerek tonların istenilen biçimde elde edilmesini sağlayan yöntemdir.
İki farklı şekilde uygulanabilir: İlki, belirli küçük bir alanın ışığını
engelleyerek daha açık tonda çıkmasını sağlamak (dodging); ikincisi ise
fotoğrafın genelinin ışığını engelleyerek belli bir noktanın ışık alma
süresini artırmak (burning in).

 
Master (ana) Bir fotoğraf, dosya veya kaydın eşsiz, ilk ve orijinali; kopyaların
çıkarılabileceği kaynak. / Bir fotoğrafın, dosyanın veya kaydın ilk
kopyasını yapmak.

 
Mat Işığı dağılmış bir şekilde yansıtan yüzey. / Fotoğraf makinesi
objektifinin önüne yerleştirilen, aksesuarları tutmada kullanılan, kutu
şeklindeki aygıt. / Baskıları göstermek için yapılmış pencere biçimli
pano. / Görüntünün bir bölümünün kapatılmasını, bu sayede diğer görüntünün
daha güzel görünmesini sağlayan maske.

 
Matriks CCD algılayıcıların 2 boyutlu düz sıralanışı.

 
Matriks (alan) ölçümleme Bazı gelişmiş SLR (tek objektifli yansıtmalı) analog ve sayısal veya tek
objektifli aynasız sayısal fotoğraf makinelerinde bulunan ve vizördeki
(bakaç’taki) alanı bölümlere ayırıp poz değerini ağırlıklı ortalama
yöntemiyle hesaplayan sistemdir.

 
Megabayt (megabyte) (1 024 x 1 024=) 1 048 576 (yaklaşık 1 milyon) bayttan oluşan bilgisayar,
disk alanı veya belge boyutu değeri. Simgesi Mb.

 
Megapiksel (megapixel) Bir milyon piksel değerindeki görüntü çözünürlük ölçüsü. Sayısal fotoğraf
makinelerindeki algılayıcıların çözünürlüğünü, özellikle kulağı milyon
kavramına alışık olmayan toplumlara yönelik olarak belirtmekte kullanılır.
Görüntünün çözünürlüğü ne kadar yüksek olursa piksel sayısı ve dolayısıyla
görüntü kalitesi de o oranda artar. 1 megapiksel çözünürlükteki bir
görüntü dosyası gerçeğe çok yakın görüntüyü sağlayan 15 cm x 20 cm’lik bir
fotoğraf baskısı sağlayabilir. Bu baskı boyutu 2 megapiksel’de 20 cm x 30
cm ve 3 megapiksel dosya boyutunda ise 28 cm x 36 cm’dir.

 
Memory stick Bellek çubuğu. Sony firmasının ürünlerine uyması için tasarlanmış ve
çoğunlukla Sony markalı sayısal fotoğraf makinelerinde kullanılan bir
bellek kartı türü.

 
Mercek (lens) Üzerine düşen ışın demetini kırma özelliği olan, en az bir yüzü küresel
optik gereç. Iraksak veya yakınsak düzenlenebilir.

 
Merkez ağırlıklı ışık ölçümü Fotoğrafı çekilen konunun ortasındaki ton değerine göre ölçüm yapan,
yansıtmalı makinelerde kullanılan standart yöntem ışık ölçümü.

 
Metol Geliştiricili banyolarda kullanılan bir maddedir. Hidrokinon ile birlikte
kullanıldığında çok amaçlı, ince gren, film ve kart banyolarının yapımında
kullanılır. Temas halinde deride tahriş yapabilir.

 
Microdrive Sayısal fotoğraf makinelerinin CF Kart II yuvasına yerleşebilen küçük
boyutta bir ana bellek türü. Sallanma ve düşmelere karşı çok duyarlıdır.
Fiyatı ucuz, başarımı yüksektir.

 
Mikrofotoğraf (microphotography) Boyutları çok küçük olan fotoğraf çalışmalarıdır. Belgelerin, kitapların
ve benzerlerinin arşivlenmesinde kullanılır. Özel olarak geliştirilmiş
mikrofilm okuyucuları ile değerlendirilebilir.

 
Minyatür boy fotoğraf makineleri (miniature camera) 35 mm’den daha küçük boyutlarda film kullanan ya da bu formatta sayısal
fotoğraf makinelerinin genel adı.

 
Mired (Micro Reciprocal Degress) Renk sıcaklığını ölçen bir ölçek. Bir ışık kaynağının mired değeri, 1
milyon sayısının ışık kaynağının renk sıcaklığına bölünmesiyle hesaplanır.

 
Monokromatik (monochromatic) Siyah, beyaz ve griden yapılmış bir fotoğraf veya görüntü. / Belirli ve
bir tek dalga boyuna sahip ışık ışınlarına verilen ad. bkz tek renk.

 
Monopod bkz tekayak.

 
Montaj (montage) bkz bindirme.

 
Morötesi (ultra violet) Renk tayfının gözle görülemeyen bölgesinde yer alan fakat filmlerin
duyarlı olduğu dalga boyu aralığı. Bir UV filtre kullanılarak olumsuz
etkilerinin giderilmesi mümkündür.

 
Motoskop İç yüzüne birbiri ardınca dizilmiş, çizilmiş resim ya da fotoğrafların yer
aldığı silindirik kutu ki döndürülünce resimler hareketliymiş gibi
algılanır. Sinemanın ilkeli.

 
MQ geliştirici banyolar (MQ developers) Metol ve hidrokinon içeren geliştirici banyoların genel adıdır.

 
MTF (Modular Transfer Formula) grafiği Bir objektifin optik performans potansiyelinin ölçüsüdür. Objektiflerin
çözünürlük ve kontast değerlerini gösterir. Grafikteki x ekseni (yatay
eksen) görüntünün merkezden kenarlara doğru olan uzaklığını; y ekseni
(düşey eksen) ise objektifin ışık geçirgenliğini gösterir. Bu eksendeki en
üst değer 1.0’dir. Bu değer %100 ışık geçirgenliğini ifade eder. Cam,
hiçbir zaman %100 saydam olmadığı için buradaki %’de geçirgenlik değeri de
hiçbir zaman 1.0 ol(a)maz.

 
Mutlak sıcaklık (absolute temperature) Tüm molekül yapılarının hareketliliklerini yitirdikleri sıcaklık.
Genellikle “mutlak sıfır” da denir (-273 ºC). Fotoğrafçılıkta renk
sıcaklığının ölçümlerinde kelvin (K) ölçeğinin başlangıç noktasıdır

 
Mutlak sıfır (absolute zero) bkz mutlak sıcaklık.

 
   


N
ND filtre (ND filter) bkz doğal yoğunluk filtresi.

 
NEF (Nikon Electronic Format) Nikon’un sayısal fotoğraf makinelerinde kullandığı bir RAW kayıt formatı
biçimi.

 
Negatif (negative) Film duyarkatı üzerinde çekim ve geliştirme işlemlerinden sonra oluşan ve
fakat orijinal renklerin veya gri tonlarının tersine sıralanmış karşı
tonların görüntüsü; “ters görüntü”. Bir siyah-beyaz negatifte koyu olarak
görünen bölgeler konunun parlak bölgelerine, açık olarak görünen kısımlar
ise konunun gölgeli bölgelerine karşılık gelir.

 
Negatif taşıyıcı (negative carrier) Agrandisörlerde filmlerin takıldığı yerin adı.

 
Nemlendirici (wetting agent) Suyun yüzey gerilimini yok ederek film üzerinde su birikintisi ve bunların
neden olduğu lekeleri önleyen kimyasal maddedir.

 
Nesnellik Gerçekliği olduğu gibi, kişisel görüş ve yargılardan bağımsız olarak,
herkesin gözlemine açık bir biçimde ele alma.

 
Nesnel zaman Nicelik olarak ölçülebilir zaman; saat zamanı.

 
Nesnesine bağlı olmayan gölge Bir nesnenin başka bir nesne ya da yüzey üzerinde oluşan gölgesi,
nesnesinden bağımsız gölge. bkz atılan gölge.

 
Net Flu olmayan, seçik görüntü.

 
Net alan derinliği – NAD / (Depth of Field – DOF) Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan net/seçik
alandır. Bu alan cismin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur.
Alan derinliğinin darlığını veya genişliğini etkileyen üç öğe, objektifin
odak uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı ve cismin fotoğraf
makinesine olan uzaklığıdır. bkz diyafram açıklığı ve odak uzunluğu.

 
Netleme (focusing) bkz odaklama.

 
Netlik Bir fotoğraf filmi veya baskının keskinlik derecesi.

 
Nitrat taşıyıcı taban (nitrate base) Asetat film tabanları geliştirilmeden önce kullanılmakta olan ve yanıcı
özelliğe sahip film taşıyıcı tabanı.

 
Noise bkz kumlanma.

 
Nokta ışıkölçer (spotmeter) Konu üzerinde çok küçük bölgelerin bile doğru ışık ölümünün yapılmasını
sağlayan ve konuya çok küçük bir görüş açısından bakan ışıkölçer türü.

 
Nokta (spot) ölçüm Bazen matriks veya merkez ağırlıklı poz ölçümü yapmak oldukça zordur veya
doğru pozlandırma yapmak istenen alan oldukça küçüktür. Nokta ölçüm
sistemine sahip fotoğraf makineleri noktasal ölçüm yaparlar ve doğru poz
ölçümü sağlanır.

 
Noktalama Küçük koyu ya da açık renk noktaları olan negatif ya da baskıları
rötuşlama yöntemi. Bu işlem için boya, pigment, mürekkep ya da kurşunkalem
kullanılır.

 
Normal objektif (normal lens) Normal, sağlıklı bir gözün algıladığı biçimde algılanabilen görüntü
oluşturan objektiftir. Herhangi bir fotoğraf makinesinin kullanmakta
olduğu film formatının köşegen uzunluğuna eşit odak uzaklığına sahip
objektifler normal objektif olarak tanımlanır.

 
Normal odak uzaklığı İnsan gözünün algıladığı biçimde konuyu görüntüleyen objektif odak
uzaklığı.

 
Notan aydınlatma Aydınlık-karanlık zıtlığının öneminin azaldığı aydınlatma yaklaşımıdır.
Düz aydınlatma da denir. Düz aydınlatmanın amacı sadece nesnelerin görüntü
boyutu içinde, ayrıntılı olarak görünebilmesini sağlamaktır. Bu
aydınlatmada hiçbir estetik kaygı yoktur. Düz aydınlatmada geri ışık çok
az kullanılır ya da hiç kullanılmaz. Bu nedenle cisimler iki boyutlu
olarak görünür. Kontrastlık yoktur. bkz düz aydınlatma.

 
Çıplak vücut fotoğrafı.

 
   


O
Obje İnsan bilincinin dışında var olan gerçeklik.

 
Objektif (lens) Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün gibi optik aletlerde cisim(ler)den
gelen ışınları alıp duyarkata (film ya da algılayıcı yüzeyine) aktaran
yakınsak mercek veya mercek sistemi. Genellikle birden fazla yakınsak
mercekten oluşan ve temel işlevi duyarkat düzlemi üzerine seçik görüntü
düşürmek olan bir ya da daha fazla ıraksak mercek içerse de toplam olarak
yakınsak özellikli mercek sistemidir. Normal objektif, bakaçtan (vizör)
bakıldığında oluşturduğu görüntü insan gözünün gördüğü görüntüye eşdeğer
algı yaratan objektiftir. Geniş açı objektif, normal objektife göre daha
fazla görüntü alanı oluşturan objektiftir. Dar açı objektif, Normal
objektiflere göre daha az görüntü alanı oluşturan objektiftir. Zoom
objektif, değişik açıların ayarlanarak elde edildiği objektiflerdir.
Birden fazla objektifin görevini tek objektifin görmesi nedeniyle kullanım
kolaylığı ve fiyat avantajı sağlar. Ancak çok mercekli sisteme sahip
olmaları nedeniyle görüntü kalitesi daha düşüktür ve yavaştır. Tek
objektif, ölçüsü ne olursa olsun, bir objektifin tek görüş açısına sahip
olması durumudur. Bu objektifler, zoom objektiflere göre daha kaliteli
sonuçlar verirler ve hızlıdırlar. Ayrıca bu objektiflerin diyafram
açıklıkları daha fazladır.

 
Objektif gölgeliği (parasoley) Objektife istenmeyen ışıkların girmesini engelleyen, ışık geçirmez
malzemeden yapılmış, objektifin önüne takılan silindirik ya da yaprak
biçimli parça. bkz ışık siperliği.

 
Objektif kapağı (lens cap) Objektifi korumak için önüne konulan plastik veya kauçuktan üretilmiş
kapak.

 
Objektif kaplaması (lens coating) Objektiflerde çeşitli nedenlerle oluşan yansımaları gideren ve merceklerin
yüzeylerine çok ince tabakalar halinde yapılan magnezyum florür kaplaması.

 
Objektif kavrama gücü (lens covering power) Herhangi bir objektifin kullanılır niteliklere sahip olacak biçimde
üretebildiği en geniş alandır. Bu alanın dışındaki görüntüde çeşitli
bozukluklar söz konusudur.

 
Objektiften ışık ölçer (Through The Lens – TTL) Yeni kuşak fotoğraf makinelerinde, objektiften girerek görüntüyü oluşturan
ışıktan ölçüm yapan ışıkölçer. Bu sisteme TTL denmektedir.

 
Obtüratör (shutter) Sayısal veya analog her fotoğraf makinesinin içinde veya objektifinde
bulunan ve objektif içinden geçen ışınları kesmeye yarayan düzenektir.
Geleneksel fotoğraf makinelerinde kumaş veya hafif metallerden oluşan ve
odak düzlemindeki bir perde ve onu kapatmaya yarayan bir mekanizmadan
oluşur. bkz örtücü. bkz enstantane.

 
Odak (focus) Optik bir sistemde odak düzlemindeki görüntünün keskin bir şekilde
görünmesini sağlamak. / Arka ana odak noktası. / Bakacın dikkatinin
sabitlendiği veya kompozisyondaki elementlerin görsel bir noktaya
yönelmesi olan nokta veya alan.

 
Odak derinliği (depth of focus) Objektifin yeniden odaklamasına gerek kalmaksızın duyarkat düzleminin
hareket ettirilmesi durumunda yine de seçik görüntü alınmasını sağlayan
optik olay.

 
Odak düzlemi (focal plane) Objektiflerin optik eksenine dik olan ve odak noktasından geçen
varsayımsal düzlem. Seçik görüntü alınabilmesi için film ya da algılayıcı,
fotoğraf makinelerinde bu düzlem üzerine yerleştirilir.

 
Odak düzlemi örtücüsü (focal plane shutter) bkz perde örtücü.

 
Odaklama (focusing) Fotoğrafı çekilecek olan cismin seçik (net) bir görüntüsünün eldesi için
odak noktasının odak düzlemi (duyarkat) üzerine düşmesini sağlama işlemi.

 
Odak noktası (focal point) Objektifin optik ekseni üzerinde, belli bir konudan gelen paralel ışın
demetinin toplandığı (odaklandığı) nokta.

 
Odak uzaklığı / odak uzunluğu (focal length) Herhangi bir objektif sonsuza odaklandığında, görüntüyü düşürdüğü odak
noktası ile objektifin optik merkezi arasındaki uzunluktur.

 
Odaklama (focusing) Fotoğrafı çekilecek olan cismin seçik (net) bir görüntüsünün elde edilmesi
için, odak noktasının odak düzlemi (film ya da algılayıcı düzlemi) üzerine
düşmesini sağlama işlemidir.

 
Odaklama camı (focusing screen) Fotoğraf makinelerinde fotoğrafı çekilecek cismin görülebilmesin ve
odaklanmasını sağlayan, genellikle beyaz renkli buzlu cam.

 
Optik bakış Bir konuya çıplak gözle değil, optik aracılığıyla (örneğin fotoğraf
makinesinin objektifinden) bakmak.

 
Optik büyütme (optik zoom) Dijital fotoğraf makinesinin merceği ile yaklaşma oranını gösterir. 3x
optik zooma sahip bir sayısal fotoğraf makinesi -dijital özelliklerini hiç
kullanmaksızın- sadece merceği ile görüntüyü üç kat büyütebilir.

 
Optik eksen (optical axis) Objektif sisteminin tam merkezinden geçen varsayımsal çizgi. Bu çizgi
boyunca hareket eden bir ışık ışınının hiçbir kırılmaya uğramaması
gerekir.

 
Optik kaydırma (zoom/zum) Fotoğraf makinesinin değişir odaklı objektifinin yakından uzağa veya
uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen sonuç; zoom.

 
Optik yakınlaştırma Mercekler aracılığıyla yakınlaştırma işlevi. Hareket ettirilebilen mercek
kümeleri kaydırılarak, objektifin odak uzaklığı değiştirilir. Böylece
geniş açı ile dar açı arasında odak uzaklıkları elde edilir.

 
Oran İki ya da daha fazla benzer şey arasındaki büyüklük, miktar ve derece
ilişkisi.

 
Orta boy fotoğraf makinesi (medium format cameras) 4.5 cmx6 cm; 6 cmx6 cm; 6 cmx7 cm; 4 cmx9 cm boyutlarındaki tabaka ya da
rol film kullanılan analog ya da bu formatta üretilmiş sayısal fotoğraf
makinelerinin genel adı. bkz orta format.

 
Orta format (medium format) Geniş formatta olduğu gibi, 35mm formatına göre daha kaliteli sonuçlar
veren ve genellikle 4.5 cmx6 cm, 6 cmx6 cm, 6 cmx7 cm ve 4 cmx9 cm
boyutlarındaki filmler ve bunları kullanan analog ya da bu formatta
üretilmiş sayısal fotoğraf makineleri için kullanılan terim.

 
Ortokromatik (orthochromatic) Mavi ve yeşil renklere duyarlı olmakla birlikte, kırmızı renge karşı
duyarsız olan film (duyarkat) türü.

 
OTF (Off The Film Metering) Yansıtmalı fotoğraf makinelerinde ışık ölçümünü film düzlemi üzerinden
yapan sistem.

 
Otomatik netleme Netlik ayarını otomatik olarak (kendiliğinden) yapan objektif sistemi,
auto focus – AF. Hedeflenen konu ile olan uzaklık, ultrases (ses üstü)
veya infrared/enfraruj (kızılötesi) sinyalleri aracılığıyla ölçülür.
Sayısal fotoğraf makinelerinde bulunan algılayıcıların kontrast (zıtlık)
ölçüm sistemleri de üçüncü bir ölçüm yoludur. Netlenecek konu fotoğrafçı
tarafından ekranın belirli alanına getirildikten sonra objenin bulunduğu
mesafe deklanşöre yarım basmak suretiyle netlenir.

 
Otofokus (autofocus) bkz otomatik netleme.

 
Otomatik odaklama (autofocus) Genellikle agrandisörlerde, büyütme oranına paralel olarak agrandisör
kafasının yükselmesinden etkilenmeksizin odaklama işlemini kendi kendine
yapabilen sistem.

 
Otomatik pozlama Denetimi fotoğraf makinesinin içindeki ışığa duyarlı fotoelektrik
hücreleriyle, fotoğrafı çekilecek olan konunun ışığının ölçülerek
pozlamaya uygun diyafram ve örtücü değerinin otomatik olarak ayarlanması.

 
Oynar baş (ball head) Tripod (üç ayak) ya da monopod’da (tek ayak) oynar baş olmadığı takdirde
fotoğraf makinesi ile yalnızca yatay bir konumda fotoğraf çekimi
gerçekleştirilebilir. Oynar başın ayağa eklenmesi, sıkıştırılan vidaların
yardımıyla makinenin neredeyse her yöne çevrilmesini mümkün kılar. Oynar
başın bir dezavantajı, fotoğraf karesinin tüm yönlerinin aynı anda kontrol
edilmesi gerekliliğinden dolayı, doğru pozisyonu bulmanın daha zor
olmasıdır.

 
Ozalit (Fr ozalid) Özgün çizim, harita, plan gibi şeylerin fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması
yöntemi. / Yüzeyi ışığa karşı duyarlı bir madde ile kaplı kâğıt üzerine,
kalıptan çekilmiş resim kopyası. / Matbaacılıkta, montajda yapılan
hataları görmek için baskıya geçmeden önce yapılan prova.

 
   


Ö
Ön plan Görüntü veya boşluktaki bir alan etrafındaki, fotoğraf makinesine görünen
en yakın bölge. / Bakaca en yakın kaydedilmiş bir fotoğrafın
kompozisyonundaki öğeler.

 
Örtücü (shutter) Duyarkat (film ya da algılayıcı) düzlemine ulaşacak olan ışık miktarının
duyarkatı ne kadar süre ile etkileyeceğini belirleyen mekanik düzenek.
Perde örtücü ve yaprak örtücü olmak üzere iki türdür.

 
Örtücü hızı (shutter speed) Örtücü adlı mekanik parçanın ayarlanabilir açılıp kapanma hızı
birimleridir. Duyarkatın (filmin ya da algılayıcının) pozlandırılma
süresidir ve ölçüsü saniyedir. Örtücü hızı değerlerinin standart dizisi
tam sayılar biçiminde ifade edilmekle birlikte bunlar aslında saniyenin
kesirlerini ifade etmektedir. Yüksek örtücü hızları, makinenin sarsıntısı
veya fotoğraf objesinin hareketi nedeniyle oluşabilecek görüntü
bozulmalarını ortadan kaldırarak temiz bir sonuç alınmasını sağlar.

 
Örtücü (enstantane) hızı öncelikli çekim (Tv) Bazen yapılacak çekimin özelliği nedeniyle örtücü hızının belirlenmesi
önem kazanır. Fotoğraf makinesi bu durumlarda örtücü hızı öncelikli konuma
getirilerek, fotoğrafçının öncelikle örtücü hızını ayarlaması sağlanır ve
makine bu hıza göre uygun diyafram açıklığını otomatik olarak verir. bkz
diyafram öncelikli çekim (Av).

 
Öznel zaman Sürenin hissedilişi, zamanın nitelikle ilgili yönü; psikolojik zaman.

 
   


P
P ayarı Tam otomatik pozlama konumu. Pozlandırmanın otomatik olarak makine
tarafından yapıldığı ayar.

 
Pan (panning) Hareketli bir konuyu makine bakacından konu ile yaklaşık aynı yatay hızda
izleyerek yapılan çekim türü; çevrinme. / Fotoğraf makinesinin yaptığı
yatay hareket. / bkz pankromatik.

 
Pan film Beyaz ışık içindeki bütün renklere karşı duyarlı olan siyah-beyaz film.

 
Pankromatik (panchromatic) Görülebilir renk tayfının tüm renklerine ve biraz da morötesi ışınlara
karşı duyarlı bir duyarkata sahip olan filmlerin kod ismi.

 
Panoramik fotoğraf makinesi (panoramic camera) Özel olarak yapılmış döner bir objektife sahip. Çok geniş bir görüş
açısını, görüntü bozulmasına neden olmadan fotoğraflayabilen makinelere
verilen ad. Kimi makinelerde bu görüş açısı 140 dereceye ulaşmaktadır.

 
Paralaks (parallax) Telemetreli fotoğraf makinelerinde, bakaçtan alınan görüntü ile
objektiften duyarkat (film ya da algılayıcı) yüzeyine aktarılan görüntü
arasındaki açı farkı. Bu tip hata 35 mm’lik SLR makinelerde oluşmaz.

 
Parasoley (lens hood) Doğrudan gelen ışık ışınlarının objektifin içinde yansıyarak meydana
getirdikleri lekeleri önlemeye yarayan ve objektifin önüne bağlanan huni.
bkz ışık siperliği, bkz objektif gölgeliği.

 
Parça film (sheet film, cut film) bkz tabaka film.

 
Parlaklık Rengin yansıttığı ışık ya da rengin siyah beyaz olarak ne kadar aydınlık
ve karanlık görüldüğü.

 
Parlatma (glaze) Parlak yüzeyli fotoğraf kâğıtlarına, baskı aşamasından sonra, yıkama ve
kurutma sürecinde uygulanan işlemlerdir. Bu işlem ya özel parlatma
makinelerinde ya da temiz parlak yüzeylere (örneğin cama) yapıştırılarak
da yapılabilir.

 
Paspartu Fotoğrafları çerçevelemek için içi oyularak kullanılan kâğıt ya da benzeri
malzeme.

 
Patlama Sayısal fotoğraf makinelerinde oluşan bir görüntüleme hatası. Bazı
hücrelerin fazla ışıklandırılmasından kaynaklanan, aydınlık fotoğraf
bölümlerinin fazla parlaması olarak görünür. Özellikle algılayıcının
duyarlık ayarının, konunun en parlak yerlerini karşılayamamasından
kaynaklanır.

 
Pdf / PDF (Portable Document Format) Gerek vektörel ve gerekse piksel tabanlı görselleri barındırabilmesi
bakımından en esnek ve en yaygın kullanılan formatlardan biri. Baskıya
yönelik en sağlıklı olmasının yanında hemen her bilgisayar tarafından
okunabilirliği de bir avantajdır.

 
Pelikül Üzerine henüz görüntü kaydı yapılmamış film; boş film.

 
Penta prizma (pentaprism) bkz beşli prizma.

 
Perde örtücü (focal plane shutter) Odak düzleminin hemen önünde yer alan ve duyarkat yüzeyini tarayarak
görüntünün oluşmasını sağlayan örtücü türü.

 
Perspektif (perspective) Gerçekte üç boyutlu olan bir cismin iki boyuta indirgendiğinde büyüklüğü
ve biçimi arasındaki ilişkidir. Fotoğrafta bir konu içine sığan farklı
uzaklıklardaki objelerin birbirleriyle olan görsel ilişkisidir.

 
Pigment Renk verici madde, boyar madde.

 
Piksel (Picture > pix + element > pixel) Sayısal görüntünün yapıtaşı olan birim kareler, gözek. Piksel yoğunluğu
arttıkça görüntü kalitesi de artar. Pikselin en-boy oranına görüntü oranı
denir. Bu oran sayısal fotoğraf makinelerinde bir’dir. Video ortamlarında
bir’den büyük olabilir. Pikseller sayısal fotoğraf makinelerinde kare,
sayısal videolarda ise dikdörtgen biçimlidir.

 
Piksel tabanlı görseller Piksel adı verilen aynı boyutta küçük kareciklerin farklı renk ve ton
bilgilerini taşımalarıyla görüntü oluşumuna dayalı görseller. İçerdiği her
bir karenin bilgisini taşırlar.

 
Pinhole İğne deliği. Karanlık kutunun ön yüzüne objektif yerine geçmek üzere
açılan 0.25-1 mm çapındaki bir iğne deliğinden geçen ışınların kutunun
arka yüzünde duyarkat (film ya da algılayıcı) üzerinde görüntü
oluşturmasına dayanan yöntem.

 
P konumu Tam otomatik pozlama konumu. Diyafram ve örtücü değerinin makinenin
içindeki bir program tarafından otomatik olarak belirlenmesi.

 
Plug-in Fotoğraf işlem yazılımları gibi bilgisayar yazılımlarında işlem
kapasitesini (sığasını) genişleten ek düzenlemeler.

 
Png / PNG (Portable Network Graphics) Transparanlığı ve doğru renk kullanımı ile esnek ve zengin bir format.
Kimi sunucular bu formatı desteklemediği için yaygınlaşamamıştır.

 
Polarize filtre (polarization filter) Işığın dalga boyunda tüm yönlerde yaptığı salınmayı tek bir düzleme
indiren ve böylelikle parlak yüzeyli cisimlerdeki yansımaları yok eden
filtre türüdür. Yansımanın yok edilebilmesi için parlak yüzeyin metalik
olmaması gerekmektedir.

 
Polaroit fotoğraf makinesi Doğrudan özel hazırlanmış bir film/kart üzerine pozlama yapan fotoğraf
makinesi, polaroid.

 
Portfolyo Görsel bir sunumu içeren özel dosya.

 
Posterizasyon (tone seperation) Bir fotoğraftaki renk tonlarının azaltılması işlemidir. Sonuçsal
fotoğrafta çok parlak ve çok karanlık bölgelerle, çok sınırlı sayıda ara
tonları kalır.

 
Pozitif Konunun aslı gibi aynı ton değerinde olan görüntü. / Negatif bir filmden
fotoğraf kağıdına yapılmış baskı. / Görüntüsü pozitif olan saydam.

 
Pozlama Işığa duyarlı bir malzeme veya algılayıcıda, gizli görüntü oluşturmak
üzere ışığın ulaşması süreci. / Işığa duyarlı malzemeye ulaşan ışık
enerjisi miktarı.

 
Pozlama dengesi/pozlama dengelemesi (exposure balance) Belirli bir ışık ortamında, duyarkatın görüntü oluşturabilmek için
gereksinme duyduğu ışık miktarıdır. Bu ışık miktarı diyafram ve örtücü
hızı ile kontrol edilir. Makinenin ışıklama ölçümünde belirlediği değerden
farklı değerleri kullanmaya yönelik bir ayardır. Çoğunlukla ±2 değerleri
arasında ve 1/3 basamaklar ile ayar yapılır. Böylece, konuya göre daha hoş
pozlanmış fotoğraflar elde edilebilir.

 
Pozlama dengesi hatası/pozlama dengelemesi hatası (reciprocity failure) Duyarkatların ışık duyarlılıkları dar bir alt üst sınır içinde söz
konusudur. Bunun dışına çıkıldığında pozlama dengesi hatası yapılmış olur.
Yani kaliteli görüntü alma olasılığı azalır.

 
Pozlama dengesi kuralı/pozlama dengelemesi kuralı (reciprocity law) Bu kurala göre; “pozlama=ışık yoğunluğu x süre”dir. Burada ışık yoğunluğu
makineye giren ışık miktarı, süre ise örtücünün açılıp kapanma hızını
ifade eder.

 
Pozlama faktörü Doğru pozlama için, ölçülmüş pozlamayı değiştirmek veya düzeltmek için
kullanılan dereceyi işaret eden sayı.

 
Pozlama kilidi (exposure lock) Metre ölçümü yapıldığında, bazı durumlarda karenin ana konusu görüntünün
merkezinde olmayabilir. Konu içindeki ana konuyu doğru pozlamak için
pozlama kilidine basılır, çekilmek istenen konu karenin içine tekrar
yerleştirilir. Genellikle modern makinelerde pozlama kilidi işlemi
deklanşöre yarım basarak, daha sonra metre ölçümü işlemini yaparak, daha
sonra konu yerleştirilerek yapılır.

 
Pozlama ölçümü Işık ölçümü. Fotoğraf makinesinin dahili ışıkölçeri (pozometre) ile
diyafram ve enstantane değeri olarak ölçülür.

 
Pozlandırma Kullanılan filmin, baskı kartının ya da algılayıcının duyarlılığına göre,
yüzeyinin yeterli ve doğru ışık alması.

 
Pozometre (exposuremeter) Çoğu zaman fotoğraf makinesinin gövdesinde bulunan bağımsız olarak da
kullanılabilen ve ışığın gücünü ölçmeye yarayan alet, ışıkölçer. bkz
ışıkölçer.

 
Poz taraması (bracketing) Alınacak sonuçlarda herhangi bir pozlandırma hatasına yer vermemek için
aynı konuyu birbirine yakın ama farklı diyafram ya da enstantane hızı ile
çekme yöntemi. bkz nokta ölçüm ve zon sistem.

 
PPI/ppi (Pixels Per Inch) Bir inch başına piksel sayısı; piksel yoğunluğu. Taranan (örneklenen)
görüntüdeki çözünürlük birimidir.

 
PQ geliştirici banyolar (PQ developers) Fenidon ve hidrokinon içeren geliştirici banyoların genel adıdır.

 
Projeksiyon Saydam ya da saydam olmayan resim ya da fotoğrafları bir perdeye yansıtma.

 
Psd / PSD (Photoshop Documents) Photoshop veri formatı. Adobe yazılımları ile uyumlu bir formattır.
Özellikle katmanlı ve maskeli çalışmalar yapılırken kullanılır.

 
   


R
R ayarı (R setting) bkz IR ayarı.

 
Radyofoto Fotoğraf, yazı gibi görüntülerin radyo dalgalarıyla uzaktan iletilmesini
sağlayan sistem.

 
Radyografi X ışını ile belirli engelleri aşarak görüntü eldesi yöntemi.

 
RAM (Random Access Memory) bkz çalışma belleği.

 
Range finder Fotoğrafı çekilen cisimle fotoğraf makinesi arasındaki uzaklığı optik
olarak ölçebilen odaklama sistemidir. bkz odaklama.

 
RAW Sayısal fotoğraf makinelerinin kayıt düzenlemelerinden biri. Bu türdeki
veriler düzenlenmemiş, işlenmemiş ham ve kayıpsız verilerdir.

 
Refle (reflection) bkz yansıma.

 
Refleks fotoğraf makinesi (reflex cameras) Makineye giren görüntüyü bir aynalar sistemi ile göze ileten fotoğraf
makinesi türüdür. Bunlar genelde iki türdür: Tek objektifli refleks (SLR),
çift objektifli refleks (TLR) makine.

 
Reflektör (reflector) bkz yansıtıcı.

 
RGB Red (kırmızı), Green (yeşil) ve Blue (mavi) renklerinden oluşan; monitör (CRT-LCD),
projektör, televizyon (CRT-LCD-plazma), kamera, fotoğraf makinesi, cep
telefonu, oyun konsolu, tarayıcı ve bazı kişisel yazılar gibi sayısal
görüntüleme ve baskı cihazlarının kullandığı, toplamsal (additive
(eklemeli)) bir renk modeli, renk uzayı.

 
Rembrandt aydınlatması Konunun amaca uygun olarak belli bölgelerinin aydınlatıldığı bir
Chiaroscuro aydınlatması türü. Bu yöntem seçici bir aydınlatma biçimidir.
Nokta ışık oluşturan aydınlatma kaynaklarıyla yapılır. Çerçevelenmiş
konunun belli yerleri aydınlatılırken, diğer yerler tam ya da yarı
karanlıktır. Bu aydınlatmanın temel biçimi zayıf bir aydınlatma
kullanmasıdır. Görüntüde yer alan nesnelerin düzenlenmesinde,
aydınlatmayla yaratılan seçicilik özellikle öndekiler üzerinde
yoğunlaşmıştır. Arka alandakiler, göreli olarak daha karanlıktadır. Işıklı
alanlardan gölgeli alanlara geçiş yumuşaktır.

 
Renk İnsan gözünün görebildiği ışık tayfının dalga boyu.

 
Renk aralığı Bir aygıt veya üretim sistemiyle üretilebilir renk dizisi, gamut. Renkli
film en geniş diziye sahiptir. Monitörler renkli filmden daha az diziye
sahiptir ama mürekkep püskürtmeli yazıcılardan daha fazla renge sahiptir.
En kaliteli mürekkep püskürtmeli yazıcılar, dört renkli CMYK baskıdan daha
fazla diziye sahiptir.

 
Renk duyarlılığı (color sensitivity) Herhangi bir ışığa karşı duyarlı malzemenin, çeşitli dalga boylarına sahip
renklere karşı duyarlılığını ifade eder. Bir malzemenin renk duyarlılığı
onun mutlaka renkli bir malzeme olmasını gerektirmez. S-B malzemeler için
de renk duyarlılığı söz konusudur.

 
Renk düzeltme filtreleri (CC filters, color correction filter) Renkli fotoğrafçılıkta renklerin gerçeğe uygun olarak elde edilmesi için
gerek çekim ve gerekse baskı sırasında (renk sıcaklığı için) kullanılan
filtrelerdir.

 
Renk enerjisi Görüntü alanı içinde renklerin ortaya çıkardığı enerji.

 
Renk göstergesi 16.8 milyon farklı renkten seçilmiş renk tablolarına dayanan, renk
dosyaları yaratmada veya bir renk boşluğu tanımlamada kullanılan yöntem;
renk bakma tablosu.. Verili pikselin rengi, tablodaki pozisyondan veya
indeksinden tanımlanır.

 
Renklendirme Gri tonlardaki görüntüye orijinal ışık değerlerini değiştirmeden renk
ekleme.

 
Renk sapması Bir görüntüyü kaplayan açık veya koyu renk tonu.

 
Renk sentezi Orijinal renk duygusunu iki veya daha fazla rengin bir araya getirerek
yeniden yaratma. Temel renklerden oluşturulan renk birleşimlerini
açıklamaya yarayan sistem. En çok kullanılan sentezler toplamsal RGB ve
çıkarımsal CMY düzenlemeleridir. Baskı ile bağlantılı olarak
kullanıldığında CMY sentezine blacK (siyah) eklenerek CMYK haline
dönüştürülür.

 
Renk sıcaklığı (color temperature) Bir akkor ışık kaynağından gelen renk niteliğinin ölçüsüdür. Işık kaynağı
veya kaynaklarına bağlı olan değer fotoğrafın etkisi için belirleyici
olmaktadır. Yüksek mavi hisseli ışığın yüksek, düşük mavi hisseli ışığın
ise düşük renk sıcaklığı vardır. “kelvin” birimi ile ölçülür. Simgesi K.

 
Renk tayfı (color spectrum) Genellikle dalga boyu özelliklerine göre görülebilir renklerin tümüne
birden verilen ad.

 
Renk tonu Rengin görsel algılanmasına verilen ad.

 
Renk yönetimi Bir üretim zincirinde, kesin sonuçların güvenilirlik ve tekrar
edilebilirliğinden emin olmak için tüm aygıtların çıktılarını denetleme
işlemi.

 
Reprodüksiyon Yeniden üretim anlamındadır. Fotoğrafçılıkta, bir orijinalden kopya elde
etme işlemi.

 
Reversal banyo Negatif görüntüyü pozitife dönüştüren kimyasal eriyik. Renkli saydam
filmlerin banyosunda kullanılır.

 
Roll film Siyah bir kâğıtla birlikte makaraya sarılmış, orta boy fotoğraf
makinelerinde 4.5 cm x 6 cm, 6 cm x 6 cm ve 6 cm x 7 cm boyutlarında
kullanılan film. 120 ve 220 olarak iki farklı boyutu vardır.

 
Rötuş (retouching) Negatifteki ya da baskıdaki kusurları kapatmak için boya ya da pigmentleri
ince uçlu bir kalem ya da bir fırçayla gerekli alana uygulama ya da
fazlalıkları kazıma yöntemi.

 
Röyalti (royalty) (huk) Bir fikir veya sanat eserini yaratan kişinin, bu eserden doğan
haklarının hepsi; telif hakkı.

 
   


S
Sabatier etkisi (sabitier effect) Yarı banyo edilmiş bir görüntünün beyaz ışıkla tekrar pozlanarak yarı
negatif, yarı pozitif bir görüntü elde edilmesi. bkz solarizasyon.

 
Sabit odaklı (fixed focus) Objektifte ayrıca odaklama sisteminin bulunmamasıdır. Bu tür araçlar
belirli bir noktaya odaklanmışlardır. Orta büyüklükte bir diyafram
açıklığıyla (f/8) yaklaşık 2 metreden sonsuza kadar her şeyi seçik görür.

 
Sabitleyici (fixer) Işık görmeyerek metalik gümüşe dönüşmeyen gümüş tozlarını kendi içine
alarak filmin saydamlaşmasını sağlayan ve artık ışıktan etkilenmeyecek
duruma getiren kimyasal banyo işlemi.

 
Sangan (sungun) Tugsten-halojen lambaların takıldığı yapay aydınlatma kaynağıdır.

 
Sandviç Uyum sağlayan iki diyayı üst üste kullanma yöntemi.

 
Sandviç baskı İki ya da daha fazla negatifin agrandisörde bir araya getirilip fotoğraf
kartına tek bir görüntü halinde basılması.

 
Sanzitometri Filmlerdeki emülsiyonların duyarlılığının ölçülmesi işlemidir. Artan ışık
karşısında emülsiyonların kararışını grafikle gösterirken aynı zamanda
emülsiyonun kontrast derecesi bakımından da özelliğini belirtir.

 
Sapma (aberration) Optikte, bir objektif sisteminin mükemmel görüntüyü oluşturmada yaptığı
hataların sonucunda ortaya çıkan görüntü kusurları.

 
Saptama banyosu Film ve kart banyolarında kullanılan kimyasal bir solüsyon. Pozlanmamış ya
da banyo edilmemiş gümüş tuzlarını suda çözülebilir tuzlara dönüştürür ve
bu tuzlar durulama işlemi sırasında suya karışırlar.

 
Saptama işlemi (fixation) Işık görmeyerek metalik gümüşe dönüşmeyen gümüş tuzlarını kendi içine
alarak filmin saydamlaşmasını sağlayan ve artık ışıktan etkilenmeyecek
duruma getiren kimyasal banyo işlemi.

 
Saydam (diapositive, slide) Gerçek renk ve tonları ya da bunların S-B karşılıkları olan gri tonlarını
doğrudan doğruya pozitif görüntü olarak üretebilen, genellikle perdeye
yansıtılarak kullanılan film türü; slayt, diya, diyapozitif.

 
Sayısal (digital) Verilerin ayrı ayrı sinyallerle gösterilmesi; dijital.

 
Sayısal arkalık Klasik orta format makinelerde film yerine kullanılabilen, takılıp
çıkarılabilen sayısal görüntü elde etmeye yarayan elektronik düzenek.

 
Sayısal fotoğraf makinesi Sayısal sisteme göre çalışan, film yerine algılayıcı ve dönüştürücü
kullanan fotoğraf makinesi.

 
Sayısal görüntü Sayısallaştırılmış elektronik sinyallerden oluşan görüntü.

 
Sayısallaştırma (digitize / dijitalleştirme) Parlaklık veya renk gibi analog bilgileri bilgisayarda kullanılmak üzere
sayısal formata dönüştürme.

 
Scanner Resim, fotoğraf ve yazı taramaya yarayan bilgisayar çevre birimi. bkz
tarayıcı.

 
Scheimpflug kuralı Büyük boy fotoğraf makinelerinde çekim yaparken konu düzlemi ekseni,
objektif düzlemi ekseni ve duyarkat (film ya da algılayıcı) düzlemi ekseni
aynı bir doğrultuda olursa konu, diyafram açıklığına bağlı kalmaksızın net
görülür.

 
Scheiner Fotoğraf filmlerinin hızına ilişkin standartlardan biri. Diğerleri ASA (ISO)
ve DIN.

 
Seçme gücü İnsan gözü, objektif ya da fotoğrafik bir duyarkatın ayrıntıyı ayırma
gücü.

 
Sekans Fotoğrafçılıkta ve sanatta görüntülerin, çoğunlukla zamansal olmayan bir
tür oluşturacak biçimde art arda sıralanması.

 
Selenyum (selenium) Işığa karşı duyarlı elektriksel hücrelerden biri olup ışığa karşı kadmiyum
sülfit hücrelere oranla daha fazla duyarlıdırlar.

 
Self timer bkz zamanlayıcı.

 
Senkronizasyon Fotoğraf makinesinin perdesi açıkken flaşın çakmasıdır.

 
Sensör (sensor) bkz algılayıcı. bkz CCD, CMOS.

 
Sepya (sepia toning) Çeşitli kimyasal banyolarla fotoğraf baskısının kahverengi ve tonlarına
boyanması işlemidir.

 
Sertleştirici (hardener) Genellikle saptama banyosu ile birlikte duyarkatların fiziksel direncini
artırmak için kullanılan kimyasal maddedir.

 
Sertlik derecesi (grade) Fotoğraf kâğıtlarındaki kontrastlık derecelendirmesidir. 0-5; en
yumuşaktan en serte kadar olan sertlik derecelerini ifade eder. Farklı
üreticilerin üretmekte oldukları aynı sertlik derecesindeki fotoğraf
kâğıtlarının birbirini tutmayabileceği bilinmelidir.

 
Sıkıştırma Bir dosyadaki verilerin kodlanması yoluyla boyutunun küçültülmesi,
azaltılması işlemi.

 
Silme Bir elektronik dosyayı görülmez ve üstüne yazılabilir hale getirme. / Bir
kaydı diskten, kasetten veya başka bir kayıt ortamından yok etme.

 
Silüet (siluet) Bir konunun, beyaz fon önünde tamamen zıt siyah görüntüsü. Aydınlık bir
zemin üzerinde karanlık şekilden oluşan görüntüleme tekniği. / Bir şeyin
yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölgedir (TDK
sözlüğü).

 
Silüet aydınlatma İnsan gözü ile fotoğraf makinesinin çalışma ilkesinde, çok aydınlık bir
fon önünde duran ışıksız bir nesne silüet etkisini ortaya çıkarır. Silüet,
nesnenin bakılan açıya göre izdüşümüdür. Objenin rengi, dokusu hakkında
bilgi vermez; sadece boyutu ve biçimiyle ilgili bilgi verir. Chiaroscuro
aydınlatma türleri içinde aydınlık-karanlık zıtlığının en keskin şekilde
vurgulandığı aydınlatma türüdür.

 
Sis Bir film veya ışığa duyarlı materyaldeki görüntü formunda olmayan
yoğunluk.

 
Sislenme (fog) Işığa karşı duyarlı malzemelerin banyo işlemi sırasında zorlanmalarından
(uzun süre tutulmalarından) ya da yanlışlıkla ışık görmelerinden
kaynaklanan genel yoğunluk.

 
Siyah Tüm ışığın veya bir kısmının emilmesinden oluşan renk. / Bir fotoğrafın
maksimum yoğunluğu.

 
Siyah-beyaz Tek renkli (monokromatik) fotoğrafçılık ya da renkli bir nesnenin gri ton
değerlerinde yeniden üretimi için kullanılan terim.

 
Siyan (cyan) Mavi ve yeşil bileşimiyle elde edilen renk. Siyan, kırmızı rengin
tamamlayıcısıdır.

 
Sky light filter bkz gün ışığı filtresi.

 
Slayt (slide) Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla
tepegöz ve gösterim aletine konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde;
saydam. / Banyo edildikten sonra pozitif görüntü veren film türü, saydam.
/ Saydam bir yüzey üzerine alınmış, gösterim aletinde kullanılmaya özgü
pozitif görüntü; saydam. / Üzerine görüntü alınmış fotoğraf camı. bkz diya.

 
SLR (Single Lens Reflex) bkz tek objektifli yansıtmalı.

 
Soğuk renkler Mavileri veya cyanları anlatmak için kullanılan öznel bir terim.

 
Solarizasyon (solarization) Normal geliştirme işlemi sırasında duyarlı malzemenin ışık görmemesi
gerekir. Ancak bunun tersi yapılırsa yani çok kısa süreli olarak beyaz
ışığa gösterilirse, yarı negatif, yarı pozitif bir görüntü elde
edilecektir. Solarizasyon işleminin en can alıcı noktası, normal
geliştirme işlemi sırasında duyar katın çok kısa süreli olarak beyaz ışığa
gösterilmesi ve daha sonra geliştirme işlemine devam edilmesidir.

 
Solma Gümüş, boya maddesi veya boya görüntüsü içinde zamanla gerçekleşen
yoğunluk kaybı.

 
Son kullanma tarihi (expiry date) Özellikle filmlerin ışığa karşı duyarlılık özelliğini kaybetmeden
kullanılabilecekleri son tarihtir. Bu tarih, filmin korunma/saklanma
koşullarına bağlı olarak üzerinde yazılı olandan çok daha kısa olabileceği
gibi çok daha uzun da olabilir.

 
Sonsuz (infinity) Fotoğrafçılıkta ∞ işaretiyle gösterilen netleme pozisyonu. Objektife
netleme yaparken ışık gelen en uzak nokta ki genellikle 200 metrenin
üzerinde ufuk çizgisine kadar uzanan bölgedir.

 
Spotmetre (spotmeter) bkz nokta ışıkölçer.

 
Spot renk CMYK ofset baskıda palet dışında yer alan ekstra renklere verilen ad.
Altın rengi, fosforlu renkler vb.

 
Standart boyut (format) Kullandıkları film boyutu 35 mm olan (görüntü alanı 24 mmx36 mm) ya da bu
film formatında üretilmiş analog ya da sayısal fotoğraf makinelerine
verilen ad.

 
Standart objektif bkz normal objektif.

 
Stereoskobik fotoğraf makinesi (stereoskobic camera) İki boyutlu bir yüzeyde, birbirine çok yakın farklı noktalardan çekilen
bir çift fotoğrafla üç boyutluluk yaratan fotoğrafları çeken özel tasarım
fotoğraf makinesi türüdür. İnsan gözünde olduğu gibi iki gözün arasındaki
uzaklık kadar bir aralıkla konumlandırılmış iki ayrı objektiften gelen
aynı konuya ait görüntü(ler) iki ayrı film karesi ya da algılayıcı üzerine
düşürülür. Bu iki fotoğrafa dürbüne benzer stereoskop adı verilen özel bir
araçla bakılır.

 
Stok solüsyon (stock solution) bkz sulandırılmamış eriyik.

 
Stop Diyafram veya enstantane ayarları arasındaki derece farkları; adım, durak.
bkz diyafram değeri.

 
Su altı flaşı Suyun altında fotoğraf ya da film çekmek için gerekli ışığı veren cihaz.

 
Su altı fotoğrafçılığı Su altında fotoğraf çekme mesleği veya işi.

 
Sulandırılmamış eriyik (stock solution) Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan kimyasal eriyikler genellikle belirli
oranlarda sulandırılarak kullanılırlar. Ancak kimilerinin sulandırılmadan
kullanılmaları da mümkündür. Fakat bu eriyikler sulandırıldıklarında
dayanma süreleri çok kısalır. Bu nedenle sulandırılmadan saklanırlar.
Böylece hem dayanma süreleri uzar, hem de sulandırılmadan kullanılmaları
gerektiğinde bu mümkün olur.

 
Sürekli ton (containous tone) S-B baskılarda gri tonlamasının eksiksiz olması; beyazdan, tüm ara gri
tonlarını içerek biçimde siyaha ulaşmasıdır.

 
Svg / SVG (Scalable Vector Graphics) Vektörel görüntülerin ağ sunucularında etkin bir biçimde
görüntülenebilmesine olanak veren bir format. Sunucuların destek vermemesi
nedeniyle az kullanılmaktadır.

 
Swf / SWF (Small Web Format) Görseller ve vektörel animasyonlar için ideal bir format. Flash Plug-In’in
yaygın olarak kullanılması nedeniyle çoğu sunucularda kullanılabiliyor.

 
   


Ş
Şekil-zemin ilişkisi Görüş alanı ya da görsel düzenleme içindeki öğeleri birbiriyle
ilişkilendirirken, sabit zemin ve zeminin önünde olanı zemine göre dinamik
şekil olarak örgütleme eğilimi.

 
Şipşak Kolay taşınabilir boyutlarda, lensi değiştirilemeyen ve hazır çekim
modlarına sahip, kompakt (compact) fotoğraf makinelerine halk arasında
verilen ad. bkz kompakt fotoğraf makinesi.

 
Şişirme (trap) CMYK’de her alanın mevcut kapladığı alandan biraz daha fazla yer
kaplaması. Kaymaları gizlemede kullanılır.

 
   


T
T Uzun pozlama için kullanılan örtücü ayarı. Örtücü T konumuna
getirildiğinde çekim düğmesine basıldığında örtücü açılır ve ikinci kez
basılıncaya değin açık kalır. bkz T ayarı.

 
Tabaka film (sheet film, cut film) Belirli boyutlarda kesilmiş, genellikle büyük boy fotoğraf makinelerinde
bir film şasesi yardımıyla kullanılan filmlerdir. En yaygın olarak
kullanılan filmler 10.2 cm x 12.7 cm ve 20.3 cm x 25.4 cm
boyutlarındakilerdir. Ayrıca orta boy fotoğraf makinelerinde kullanılan 6
cm x7 cm, 6 cm x 9 cm boyutlarında tabaka filmler de bulunmaktadır.

 
Taban (base, support) Fotoğraf filmlerinde ve kâğıtlarında ışığa karşı duyarlı katmanın
sürüldüğü, filmlerde asetattan; fotoğraf kâğıtlarında ise genellikle
kâğıttan yapılmış taşıyıcı tabandır.

 
Tablet Ekranda özel kalemiyle doğrudan çizim yapmayı sağlayan ve fareye kıyasla
daha hassas çalışan aygıt.

 
Takma ışık Küçük, lokalize, parlak ışık.

 
Tamamlayıcı renkler Birbirlerine eklendiklerinde beyaz rengini veren renk çiftleri. Örneğin
ikincil renkler (cyan, magenta ve sarı), birincil renklerin (sırasıyla
kırmızı, yeşil ve mavi) tamamlayıcısıdır.

 
Tam çerçeve (full frame) Fotoğrafçılıkta, çekilen fotoğrafın bütünüyle basılmasını tanımlar. Çekim
sırasında yapılan çerçevelemenin baskıda aynı şekilde kullanıldığını
belirtir. / Sayısal teknolojide, algılayıcı boyutunun film ölçüsü ile aynı
olduğunu belirtir.

 
Tank bkz film banyo tankı.

 
Tarayıcı (scanner) Bir fotoğraf, resim, kitap sayfası, el yazısı veya bir objeyi optik olarak
okuyup sayısal veri haline dönüştürmeye yarayan aygıt. Yatay ve tamburlu
olanları vardır. bkz scanner.

 
Tartarik asit Pastacılıkta, kumaş basmacılığında, bazı içkilerin hazırlanmasında,
fotoğrafçılıkta kullanılan, izomerli kristal organik bileşik (C4H6O6).

 
Taşıyıcı taban (base, support) bkz taban.

 
T ayarı (T setting) Örtücü hızı birimi olup deklanşöre basıldığında örtücünün açıldığını,
ikinci kez basılıncaya kadar da açık kalacağı anlamını taşır.

 
Tekayak (monopod) Fotoğraf makinesinin üzerine takıldığı tek bir çubuktan oluşan ayak
düzeneğidir. Üçayağa (tripod) göre taşıma kolaylığı sağlamasına rağmen,
makinenin hâlâ el ile tutuluyor olması nedeniyle sallantı sorunu tam
olarak giderilemez. Ancak üçayağın kullanımının zamanlama veya fiziki
nedenlerle mümkün olmadığı yerlerde gereklidir.

 
Tek banyo (monobath) S-B filmlerde hem geliştirme hem de saptama işlemlerinin aynı anda
yapıldığı banyo türüdür. Çabuk ve kolay bir yöntem olmakla birlikte,
geliştirme işleminin kontrol dışına çıkması nedeniyle pek yaygın olarak
kullanılamamaktadır.

 
Tek objektifli yansıtmalı (Single Lens Reflex – SLR) Günümüzde en yaygın kullanılan fotoğraf makineleridir. Bu tür makinelerde,
objektif ve duyarkat (film ya da algılayıcı) aynı düzlemde olduklarından
ve objektifin yakaladığı görüntü bir penta prizma yardımı ile bakaç’a (vizör’e)
doğrudan aktarıldığından bakaç’tan görülen görüntü ile duyarkat üzerinde
elde edilen görüntü bire bir aynıdır.

 
Tek renkli Belirli bir dalga boyunda olan ışık, tek renk, monokromatik.

 
Tele Uzakta olan konuların büyültülerek gösterildiği objektiflerin dar açılı
(büyük odak uzaklıklı) olanları için kullanılan bir terim. bkz
teleobjektif.

 
Telekonvertör Fotoğrafı çekilecek konuyu 1.4 katından 2 katına kadar büyültebilen ve
fotoğraf makinesinin gövdesi ile objektif arasına takılan bir optik araç.

 
Telemetre Fotoğraf makinelerinin uzaklık ölçümü yapan sistem.

 
Telemetreli makineler Görüntünün film düzlemi üzerine aktarıldığı objektiften ayrı olarak, gözün
görüntüyü yakalaması için farklı bir basit merceğin kullanıldığı
makinelerdir. Tek mercekli yansıtmalı makinelere göre, duyarkat (film ya
da algılayıcı) düzlemi üzerindeki görüntü ile gözün gördüğü görüntü
arasında farklılık (paralaks hatası) olması nedeniyle dezavantajlıdırlar.
bkz paralaks.

 
Teleobjektif (telephoto lens) bkz uzun odak uzaklıklı objektif.

 
Tespit işlemi (fixation) bkz saptama işlemi.

 
Test baskı Agrandisörde negatif görüntüyü fotoğraf kağıdına basarken aynı fotoğraf
kağıdı üzerine yan yana farklı pozlama sürelerinde olan birden çok baskı
yapmak.

 
Test şeridi (test strip) Fotoğraf baskısı işleminde sınama yanılma yöntemiyle doğru pozla
dengesinin saptanmasında kullanılan yöntem.

 
Tırnaklı objektif bağlantısı (bayonet mount) Değiştirilebilir objektiflere sahip fotoğraf makinelerinde objektifleri
makine gövdesine bağlayarak kilitleyen sistemdir.

 
Tiff / TIFF (Tagged Image File Format) Kayıpsız sıkıştırmalı veya sıkıştırmasız görüntü dosya düzenlemesi. TİFF
dosyaları bmp dosyalarından küçük, jpeg dosyalarından büyük olurlar ancak
sıkıştırma halinde bile var olan tüm fotoğraf verilerini korurlar.
Tasarımcılar tarafından yüksek kalitesi ile tercih edilen bir format.

 
Tilt Fotoğraf makinesinin dikey hareketi.

 
Tire Hiçbir yumuşak tonu olmayan ve yalnızca iki uç yoğunluğu bulunan fotoğraf.

 
Tire film Çok yüksek kontrastlı bir film. Özel banyosu ile birlikte kullanılır ve
ara tonların olmadığı, sadece siyahla beyazın yer aldığı görüntüler
oluşur.

 
Titrek görüntü Hareketin dondurulamaması ya da makinenin titremesinden kaynaklanan
netsizlik.

 
TLR (Twin Lens Reflex) Çift objektifli refleks fotoğraf makinelerinin kısa ve genel adı. bkz çift
objektifli yansıtmalı.

 
Ton (tone) Belirli bir rengin doygunluğudur. En basit anlamıyla siyah ve beyaz
renkler arasındaki grilerin açıklığı ya da koyuluğudur. Ton, konunun
parlaklık, açıklık ya da koyuluk gibi özellikleri ile yakından
ilintilidir. Aydınlatma da tonları yakından etkiler.

 
Toner Fotoğraf baskılarının renklerini değiştiren çeşitli kimyasal bileşimlere
verilen genel ad. Bu yöntemle baskıları kahverengi, mavi, bakır rengi ve
kırmızı gibi renklere boyamak mümkündür.

 
Ton yelpazesi Bir negatifte ya da baskıda siyah ile beyaz arasındaki gri tonlar.

 
Toplamsal renkler (complementary colors) İki rengin biri diğerinin tamamlayıcısı/bütünleyicisidir. Doğru oranlarda
birleştirildiklerinde beyaz rengi meydana getirirler. Üç temel renk Red
(kırmızı), Blue (mavi) ve Green (yeşil)’dir. Toplamsal renkler
kırmızı+mavi (Cyan), mavi+yeşil (Magenta) ve kırmızı+yeşil (Yellow/sarı)’dir.
Tüm temel renklerin tam güç yayımlanması beyazı oluşturur.

 
Toplamsal renk yöntemi bkz RGB.

 
Toplamsal sentez (additive synthesis) Toplamsal temel renkleri (Red/kırmızı, Green/yeşil ve Blue/mavi) esas alan
ve diğer renkleri bunların çeşitli oranlarda birleştirilmesinden oluşturan
renk sistemi.

 
Tram Fotomekanik işlemlerde duyarlı tabaka önüne yerleştirilen kareli veya
ağımsı saydam bir malzemeden oluşan elek.

 
Trap bkz şişirme.

 
Tripod (üçayak) Fotoğraf çekimi sırasında, makinenin sarsılmasını önlemek için kullanılan
üçayaklı sehpa. bkz üçayak.

 
T stop Diyafram ya da enstantane ayarları arasındaki derece farkları. bkz f-stop.

 
TTL (Through The Lens) Işığın objektiften geçip makineye girdikten sonra ölçüldüğünü ifade eden
kısaltmadır. Böylece objektifte ve objektife takılacak diğer araçların
neden olduğu çeşitli ışık kaybını hesaba katmaya gerek kalmamaktadır.
Çünkü ölçüm bütün kayıplardan sonra yapılmaktadır.

 
Tv Enstantane seçimini fotoğrafçının yaptığı, diyafram ayarının buna göre
otomatik ayarlandığı enstantane öncelikli çekim modu.

 
   


U
Ultraviyole (ultra violet-UV) bkz morötesi.

 
Uprating Kullanılan filmi ISO değerinden daha fazla değerde kullanmak.

 
USB (Universal Serial Bus) Bilgisayarlarda standart olarak bulunan bağlantı düzenlemesi.

 
USB bellek Enerjisini ve veri aktarmayı USB bağlantısı ile gerçekleştiren küçük
boyutlu veri taşıma gereci. Sığaları marka ve modele göre değişiklik
göstermekle birlikte 1 Tb gibi yüksek sığaya sahip olanları da vardır.

 
UV filtre (Ultra Violet filter) Gözle görülemeyen ultraviyole ışınların fotoğrafın keskinlik ve berraklığı
üzerindeki olumsuz etkisini gidermek için kullanılan filtredir. Görünür
bölgedeki ışığa karşı soğurucu etkisi olmadığından, diyafram ve örtücü
ayarlarında değişiklik gerektirmediğinden koruyucu olarak objektif
üzerinde (gün ışığı filtresi yoksa) sürekli takılı bırakılabilir.

 
Uyum Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk.

 
Uzatma deklanşör (cable release) bkz deklanşör kablosu.

 
Uzatma körüğü Objektif ve film düzlemi ya da algılayıcı düzlemi arasındaki uzaklığı
artırmak için kullanılan uzayıp kısalabilen körük sistemi. Makro çekim
çalışmalarında kullanılır.

 
Uzatma tüpleri (extention tubes) Küçük boy fotoğraf makinelerinde makro çekimlerin yapılabilmesi için
kullanılan içi boş (merceksiz), objektifle mercek arasına takılan metal
bileziklerdir. Makro fotoğrafçılık için gereken adımlardan bir tanesi,
objektifi daha yakın netleme işlemi için, odak alanından çıkarmaktır.
Uzatma halkaları bu amaçla kullanılır. Bu halkalar körüğe benzerler, fakat
onlar gibi esnek değildir, mesafe de genellikle ayarlanamaz.

 
Uzun odaklı objektif Odak uzaklığı, kullanılan filmin ya da algılayıcının görüntü karesinin
diyagonal köşe uzunluğundan büyük olan objektif; teleobjektif, dar açılı
objektif.

 
Uzun pozlama Örtücünün B ya da T ayarı konumunda yapılan pozlama.

 
   


Ü
Üçayak (tripod) Fotoğraf makinesinin hiç kımıldamaması veya özel etkiler için uzun süreli
pozlama istendiğinde, makinenin üzerine takılabileceği üç bacaklı ve
çeşitli yöntemlerle oynar bir kafaya sahip sehpa sistemidir.

 
Üst açı Fotoğraf makinesinin konuya, konunun göz seviyesinin yukarısından
bakmasıdır.

 
Üst üste baskı Birden fazla negatifteki görüntülerden oluşmuş baskı. Yeni bir negatif
agrandisöre yerleştirildiğinde baskı kartının daha önce pozlandırılmış
bölümleri maskelerle kapatılır.

 
Üst üste pozlama Aynı film karesi ya da fotoğraf kağıdına birden fazla görüntünün
pozlanmasıdır.

 
   


V
Van dyke işlemi Kahverengi baskı işlemi; sepya.

 
Vektörel çizim Bir görseli oluşturan çizgilerin başlangıç ve bitiş noktaları olan
(matematiksel koordinatları olan noktaların birbirine bağlanmasıyla
oluşan) çizim yöntemi.

 
Vesika fotoğrafı Vesikalık fotoğraf.

 
Vesikalık fotoğraf Resmi belge için gerekli olan, yüzün belirgin olarak seçildiği, belli
ölçülerdeki fotoğraf, vesika fotoğrafı, vesikalık. bkz biyometrik
vesikalık fotoğraf.

 
Vidalı objektif bağlantısı (screw mount) Değişebilir objektifler sistemine sahip fotoğraf makinelerinde objektif
ile gövdeyi vida sistemi ile kenetleyen bağlantı.

 
Virüs Biyolojik virüsler model alınarak yapılmış bilgisayar programı. Başka
bilgisayar programlarına bulaşarak çoğalır, zararsız olabileceği gibi
programlara zarar da verebilir.

 
Vizör (viewfinder system) Fotoğraf makinelerinde konuyu kadrajlamaya (çerçevelemeye) yarayan
düzenek, bakaç.

 
   


X
XD-picture Card Sayısal fotoğraf makinelerinde kullanılan en çağdaş ve hızlı bellek
kartlarından birisi.

 
X ışığı Görülemeyen çok kısa dalga boylu ışık. X ışığı saydam olmayan nesneler
üzerine düştüğünde, nesnenin içini gösteren gölge biçiminde görüntü ortaya
çıkar.

 
X ışığı filmi X ışığına duyarlı, önü ve arkası kalın bir şekilde duyarkatla kaplı yaprak
film; röntgen filmi.

 
   


Y
Yakın çekim Yakın, makro ve mikro çekim.

 
Yakınsama Bir ince kenarlı merceğin ışınları birbirine yaklaştırma ölçüsü; (Y=1/f ).
Birimi diyoptri (D)’dir.

 
Yakma Karanlık odada, görüntünün belirli bir kısmını koyulaştırmak için baskının
o bölgesini gereğinden fazla pozlandırmak. / Bilgisayarda bunu taklit eden
sayısal görüntü hilesi.

 
Yanlış renk Rengin keyfi tahsis edilişini anlatan görüntüler için kullanılan bir
terim.

 
Yanma Fazla pozlanma sonucu filmin ya da fotoğraf kağıdının kararması.

 
Yansıma (flare) Objektif içindeki mercek elemanlarından yansıyan ve görüntünün bozulmasına
neden olan ışık olayı.

 
Yansıtıcı (reflector) Işığın istenilen yere düşmediği durumlarda kullanılan, yansıtma özelliğine
sahip herhangi bir maddeden yapılmış düzenek. Yansıtıcıların kendileri bir
er ışık (aydınlatma) kaynağı olmasalar bile başka ışık kaynaklarının
ışıklarını yansıtarak gölgeleri yumuşatmak ve benzeri amaçlarla
kullanılırlar. Yansıtıcı, nesnenin karanlıkta kalan bölgelerine ışığı
yönlendirebilmek için ışığa doğrultulur. Altın renkli yansıtıcılar
renkleri sıcaklaştırırken, gümüş ve beyaz renkli yansıtıcılar renklerde
değişiklik yapmazlar. Değişik renklerde yansıtıcı kullanılarak fotoğrafı
çekilecek nesnenin renklerinde değişiklikler elde edilebilir. Siyah renkli
yansıtıcının görevi ise biraz farklıdır ve ışığı emerek görüntünün daha
karanlık çıkmasını sağlar.

 
Yansıtmalı bakaç (reflex view finder) bkz refleks fotoğraf makineleri.

 
Yansıyan ışık / ışın Işık kaynağından çıktıktan sonra bir nesne üzerine düşüp geliş açısına
eşit açıyla geliş ortamına geri dönen ışık/ışın.

 
Yansıyan ışık ölçümü (reflected light reading) Bir ışıkölçer aracılığıyla konu yüzeyinden yansıyan ışık miktarının
ölçülmesi yöntemidir. Bu yöntemle ışık ölçümü, ışıkölçer konuya
yöneltilerek yapılır.

 
Yansıyan ışıkölçer (reflected light meter) Fotoğrafı çekilecek cismin üzerinden yansıyan ışığı (parlaklığı) ölçmek
için kullanılan ışıkölçer.

 
Yapay ışık (tungsten) filmi Fotoğraf çekilen ortamda günışığı yerine aydınlatma lambası vb yapay ışık
kaynakları varsa renk sıcaklıklarında sapma olmaması için yapay ışık
filmlerinin kullanılması gerekir. Yapay ışıklar kırmızıya kaçan sarı
renklerdedir ve bu ortamlarda çekilen fotoğraflarda renkler turuncuya
dönük olacaktır. Bu özel filmler kırmızı/sarı renklerin baskınlığını
azaltarak sonucun daha doğal olmasını sağlarlar.

 
Yaprak film Tek tek kullanılan büyük boyutlu film. Belirli boyutlardaki bu filmler
özel taşıyıcı içinde makineye konur.

 
Yaprak örtücü (between the lens shutter) Objektif içine yerleştirilmiş merkezden dışa açılıp dıştan merkeze doğru
kapanan ve metal yaprakçıklardan yapılmış örtücü türü.

 
Yarım kare Normal 35 mm film karesinin (24 mm x 36 mm) yarısı olan 24 mm x 18 mm
boyut.

 
Yayınım (irradiation) Işığın, pürüzlü bir yüzeyin her noktasından yansıyarak her doğrultuda
yayılması. / Duyarkata ulaşan ışığın duyarkatta yayılarak ilerlemesi
nedeniyle ortaya çıkan keskinlik kaybı.

 
Yıkama (washing) Film ve fotoğraf kağıdı banyosu sürecinin son aşamasıdır. Kimyasal
eriyiklerin temizlendiği süreçtir.

 
Yılaşırı (bienal) Bir yıl ara ile, iki yılda bir yapılan etkinlik, bienal. FIAP doğa bienali
çiftli yıllarda yapılan uluslararası bir yılaşırı fotoğraf etkinliğidir.

 
Yoğunlaştırma (intensification) Normalden daha az banyo edilmiş filmlerin kullanılabilir kılınmaları için
yapılan kimyasal işlemdir. Bu işlem ağartma ve yeniden geliştirme
aşamalarını içerir. Yoğunlaştırma işlemi için pek çok formül
kullanılabilir. Bunlardan en çok kullanılmakta olan krom
yoğunlaştırıcısıdır. A eriyiği: Potasyum bikromat > 25 g, Su > 500 ml; B
eriyiği: Hidroklorik asit > 25 g, Su > 500 ml. 10 ölçü A eriyiği, 5 ölçü B
eriyiği normal olarak kullanılması gereken orandır. Yoğunlaştırma oranının
artırmak için A eriyiğinin oranını artırmak gereklidir. Eğer negatif
bütünü ile ağartılmışsa sarı bir leke kalacaktır. Bu durumda zayıf
potasyum metabisülfit eriyiğine batırılması gerekir. Daha sonra suda
yıkanıp en son olarak da genel amaçlı bir geliştirici banyoda banyo
edilmelidir (ince gren banyoları bu işlem için uygun değildir).
Yoğunlaştırma işleminden sonra normal biçimde yıkanıp kurutulmalıdır.

 
Yoğunluk (density) Duyarlı malzemelerin ışık görüp banyo edilmesinden sonra siyah metalik
gümüşe dönüşen gümüş tuzlarının oluşturduğu yoğunluktur. Bu yoğunluk
filmin ışık geçirgenliği ile ölçülmektedir.

 
Yoğunlukölçer (densitometer) Yapılan kimyasal işlemler sonucunda siyah metalik gümüşe dönüşerek oluşan
yoğunluğu ölçen alet. bkz densitometre.

 
Yoğunluk filtresi Işığın renk yapısını değiştirmeden sadece gücünü azaltan gri renkli
filtre; ND filtresi. bkz doğal yoğunluk filtresi.

 
Yumuşak görüntü Siyah ve beyazı olmayan çok sayıda gri ton değerinden oluşan görüntü.

 
Yumuşak ışık bkz dağınık ışık.

 
Yumuşak odak (soft focus) Görüntünün seçik fakat keskin çizgilerle belirlenmemiş olduğu görüntü
türüdür. Bu tür bir görüntü hem çekim hem de baskı aşamasında elde
edilebilir. Bu iş için özel olarak yapılmış filtreler, objektifler
bulunduğu gibi, çok daha basit yöntemlerle de elde edilebilirler.

 
Yüksek kontrast film (high contrast films) Yüksek kontrasta sahip (az gri tonlu) görüntülerin elde edilmesi için özel
olarak yapılan film.

 
Yüksek kontrast film banyoları (high contrast films developers) Yüksek kontrasta sahip (az gri tonlu) görüntülerin elde edilmesi için özel
olarak yapılan filmin kimyasal banyo işlemleri.

 
Yüzey dokusu (texture) Genelde, herhangi bir cismin yüzey yapısı; fotoğrafçılık özelinde ise
fotoğraf kâğıtlarının yüzey yapıları (örneğin parlak, mat, ipekli, .)
anlamındadır.

 
   


Z
Zaman-gamma eğrisi (time-gamma curve) bkz gamma.

 
Zamanlayıcı (self timer) Makinelerde deklanşöre basıldıktan belli bir süre sonra perdenin
açılmasını ve çekim yapılmasını sağlayan özellik.

 
Zanaat Daha çok teknik yeteneğe ve el ustalığına dayanan üretim biçimi.

 
Zerrecik (grain) bkz gren.

 
Zıtlık (contrast / kontrast) En açıktan en koyu tona geçinceye kadar bir film ya da fotoğraf kağıdında
ara gri tonlarının varlığı ya da yokluğu; açık ve koyu bölümler arasındaki
fark. Kontrastı etkileyen öğeler ise, konunun aydınlatma oranı, objektifin
özellikleri, duyarlı malzemelerin özellikleri, banyo edilme oranı,
kullanılmakta olan agrandisörün özellikleri, kullanılan kontrast özelliği
ve yüzey dokusudur.

 
Zon (zone/ bölge) sistemi Kimilerine göre kullanılması gereken tek ışık ölçüm sistemidir. Bu
sistemde ölçüm yapılacak alan 11 bölgeye ayrılır ve 0’dan 10’a kadar
numaralandırılır. 0 en koyu siyah, 10 en açık beyazdır. 5 değeri almış
bölge gri kartın kullanılabileceği ya da %50 beyaz %50 gri ve üzerine
düşen ışığın %18’inin yansıtıldığı bölgedir. Her bölgenin pozlama değeri
arasındaki fark 1 durak (f-stop)’tır ve fotoğrafçı çekim alanının herhangi
bir bölgesini 5 numaralı bölge ile olan farklılığına göre pozlayabilir.
Örneğin Kafkas kökenli bir insanın derisi yaklaşık bölge 6’dır ve fotoğraf
makinemiz ölçüm yaptığında 1/125 ve f:4 vermektedir. Bölge 5 ile bölge
altı arasında 1 durak fark olduğundan doğru tonu yakalayabilmek için 1
durak fazla pozlama yapılması (1/60 – f:4 veya 1/125 – f:2.8)
gerekmektedir. Burada bölge 6’nın bölge 5’e göre daha açık olmasına rağmen
fazla pozlama yapılmasının nedeni, makinelerin ölçüm sistemlerinin bölge 5
dışında yanılabilmesidir.

 
Zoom/zum objektif (zoom lens) bkz değişken odak uzunluklu objektif.

 
Zorlama (pushing process) Çeşitli amaçlarla filmlerin sahip olduğu ASA/DIN/ISO değerlerinden daha
büyük değerlerle pozlandırılıp özel olarak banyo edilmeleri işlemidir.

 
Zum (zoom) Fotoğraf makinesinin değişir odaklı objektifinin yakından uzağa veya
uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen sonuç; optik kaydırma.