KULA
Bu fotoğraf gezimizde Manisa’nın Kula ilçesine gidiyoruz. Gezi esnasında EDFOD eğitmenleri sorularınızı yanıtlayacak ve çekim tekniklerine dair kısa brifingler verecektir.
Kula; 17-18.nci yüzyılı halen görebileceğiniz bir Osmanlı kasabası. Eski gravürlerde betimlenen bir mimari capcanlı karşınızda.. Kasabaya girer girmez bir açıkhava müzesine giriyormuş gibi oluyorsunuz, eski evler tüm heybetiyle, tüm yaşanmışlıklarıyla, tüm ruhuyla karşınızda duruyor.
Adı bir Lidya kenti olan Klanudda’dan gelen Kula, ilkel insan ayak izine rastlanmış bir bölgedir. Bizans, Lidya, Frikya, Romalılar, Bizans, Anadolu Selçuklu Devleti, Germiyanoğulları ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan Kula, 1896’ya kadar Kütahya’nın kazasıyken, Manisa’ya bağlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında işgal edilen Kula, 4 Eylül 1922’de tekrar Türk topraklarına katılmıştır.
Gece çıkacağımız yolculuğun sonunda,
sabah Kula Çarşı içerisinde olacağız.
Çeşitli meslek gruplarından esnafları ziyaret edeceğiz. Kula içerisinde eski
evleri fotoğraflayacağız.
İkinci durağımız olan Kula çevresi Jeopark ve Köylere doğru hareket edeceğiz.
Kula Evleri
18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en iyi örneğini teşkil eden Kula Evleri, Kula‘nın
hemen hemen her bölgesinde karşımıza çıkıyor. Türk Evi olarak nitelendirilen
Kula Evleri, ahşap binalardan oluşuyor. Planları, kuruluşu, ahşap yapısı, alçı
ve kalem işi gibi zengin sistemleriyle Kula Evleri, 19. yüzyılda da devam
etmişler. Bu nedenle Kula, tipik bir Osmanlı kent dokusuna sahip.
Genelde iki katlı olan tarihi Kula Evleri’nin üst katları, sokağa doğru
çıkıntılı bir yapıya sahip. Kiremitle örtülü olan çatılar ise saçakla bitiyor.
Saçakların hemen alt kısmında yer alan süslemeler ise hemen göze çarpıyor. Tahta
kepenkli pencereleri, iç avlusu ile Kula Evleri, günlük yaşam biçimine oldukça
uyumlular.
Tüm Kula Evleri’nin en az 3 metre yükseklikte bir duvar ile çevrelendiği bir
avlusu bulunuyor. Eve girişler de bu avlularda yer alan çift kanatlı ahşap bir
kapı ile sağlanıyor. Genellikle iki katlı olan Kula Evleri’nin zemin katlarında
ahır, kiler ve mutfak gibi bölümler yer alıyor. Fırın ve tuvalet ise genelde
avlunun bir köşesinde bulunuyor. Ancak sofalı evlerde tuvaletler evin içlerine
yapılmış. Kula Evleri’nin plan tipini ise üst kat belirliyor. Üst katlarda da
genelde günlük yaşamın geçtiği oturma odaları bulunuyor.
Büyük aile yapısına uygun bir şekilde inşa edilmiş olan Kula Evleri, yaşamın
önemli bir bölümünü evde geçiren kadınlara göre düzenlenmiş. Yaz aylarında
yaşamın çoğu avluda ve sokakta, kış aylarında ise ara ya da ikinci katta geçiyor.
Bahçede ise sebze ve meyve yetiştiriliyor genelde.
Divlit Yanardağı
750 metre yüksekliğinde olan Divlit
Yanardağı, bir Kula volkanizması. Ege Bölgesi’nin doğudan batıya uzanan en büyük
tektonik çukurlarından biri olan Gediz Oluğu’nun üzerinde yer alıyor Divlit
Yanardağı. Geçmişte meydana gelen volkanik faaliyetler, tektonik hareketler,
akarsu ve atmosfer olayları, Divlit Yanardağı’nın sahip olduğu ilginç yeryüzü
biçimlerinin oluşmasındaki en büyük etkenler. Bu yeryüzü oluşumlarının en
ilginçlerine ise Kaplan ve Sandal köylerinde rastlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra
Kula’nın kuzeyinde pek çok volkan konileri, eski volkan yapıları, lav platoları,
lav akıntıları, korniş, volkanik ve göl tortulları üzerinde kargıbayır ve
peribacalarını da görebilirsiniz.
Salihli’den Demirci’ye doğru yaklaşık 25 km gittikten sonra, karşınıza çıkacak
olan Demirköprü Baraj Gölü’nün kıyısında biri büyük, diğeri küçük iki volkan
konisi bulunuyor. Büyük koniye yöre halkı ‘Çakallar Tepesi’ veya ‘Divlittepe’
demişler. Büyük koninin 1 km ilerisindeki ‘Küçük Divlit’ ise, baraj gölünün mavi
sularıyla muhteşem bir görüntü oluşturuyor.
Yolunuz Kula’ya düştüğü zaman, Divlit Yanardağı’nın yamacında bulunan ve terk
edilmiş bir köy olan Çakallar Köyü’nü ziyaret edebilirsiniz. Bu köyün bulunduğu
tepe de, Kula volkanizmasının en genç oluşumu olma özelliği taşıyor. Hatta
bölgede yer alan ve günümüzden 10-12 bin yıl önce yaşamış inanların ayak
izlerini de görebilirsiniz.
Kula Volkanik Jeoparkı
Kula Volkanik Jeoparkı, Kula’dan
ayrılıp Uşak’a doğru yol alırken yaklaşık 15 km sonra yolun sol tarafından
peribacaları yer almaktadır. Kuladokya olarak adlandırılan bu bölgeye uzaktan
bakıp geçmek yerine mutlaka girip gezmeniz gerekiyor.
Kula’nın Jeopark ilan edilme sürecinin 10 yıllık bir geçmişi olup Jeopark
sahasındaki üstün nitelikli doğal oluşumların araştırmalar sonucunda 2 bin
yıldır bilindiği de ortaya çıkmıştır. Antik dönemin büyük coğrafyacısı, Amasya
doğumlu Strabon’un (MÖ 63 – MÖ 24) yazdığı ansiklopedik ‘Coğrafya’ kitabında
Kula’yı ve bu bölgeyi kömür karası bazalt taşlarından ötürü ‘Katakekaumene’ yani
Yanık Ülke olarak adlandırıp detaylı bir biçimde anlatmış olması da bunu
kanıtlamaktadır.
4 Eylül 2013 tarihinde Kula Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa ve UNESCO
Jeoparklar Ağı üyesi ilan edilmiştir.
Kula Peri bacaları ve Kırgıbayırlar
Kula – Burgaz mevkide Kapadokya’daki oluşumlara benzer peri bacaları yer
alıyor. Bu nadir gözlenen doğal güzellikler, doğanın aşındırmaları sonucu
oluşmuşlardır. Peri bacalarının oluşum süreci hala devam etmekte olup fazlaca
aşınanlar yıkılırken yerine yenileri oluşmaya devam etmektedir.
Prehistorik Fosil İnsan Ayak İzleri
Kula Volkanik Jeoparkı’nın Çakallar volkan konisi yakınlarında 1954
yılındaki yol yapım çalışması sırasında 200’den fazla fosilleşmiş insan ayak
izine rastlanmıştır. Bu ayak izlerinden yalnızca birkaçı bu sahada kalmıştır.
Ayak izlerinin eğimli bir yamaçta yürüyen 3 kişiye ait olduğu düşünülmektedir.
40-42 numara ölçüsündeki izler iki ayak üzerinde dik yürüyen bir insana ait
olmalıdır. Ayak izlerinin yaş analizleri Batı Anadolu’da Mesolitik döneme denk
düşen 10.000-12.000 yıllarını işaret etmektedir. Anadolu’da insan ve aktif
volkanların en eski etkileşimlerinden birine tanıklık etmektedir.
Lav Akıntısı ve Leçeler
Türkiye’nin en genç volkanik sahalarından birisi olan Kula Jeoparkı
içerisinde 80 adet volkanik cüruf konisi, 5 adet maar yer alır. Minyatür
boyuttaki bu cüruf konilerinin zeminden tepesine yükseklikleri 150 metreyi
geçmemektedir.
Volkanik Mağara ve Tüneller
Bölgede lavların içinden aktığı pek çok lav mağarası / lav tüneli bulunur.
Lav tünelleri akıcılığı yüksek lavların havayla temas eden kısımlarının
katılaşması sonucu oluşmuştur. Akan lavın kalınlığının az ve çok çatlaklı olması
da lav tünellerinde çökmelere sebep olmuştur. Bu çökmelerden ötürü de tüneller
birbirlerinden kopuk parçalar halindedir. Tünellerin yüzeyde olanlarına kolayca
girilebilmektedir. Ancak bu tünellerin diğer bir kısmı ise kanyon duvarlarında
yer almaktadır ve bunlara özel ekipmanlarla girilmektedir.
Sütun Bazaltlar
Kula Volkanik Jeoparkı’nda Burgaz volkanitleri olarak adlandırılan birinci
aşama lav akıntılarında sütun bazaltlar oluşmuştur. Sütun bazaltlar kalın lav
örtülerinin hızlı soğuması esnasında büzülme ve gerilmelere bağlı dikey
istikamette gelişmiş çatlak sistemleridir. Kula’nın Sarnıç ve Çakırca köylerinde
boyları 20 metreyi aşan volkanik sütun bazaltları görebilirsiniz.
Gezi Katılım Bedeli: ….. TL.
Ücrete dahil Olanlar: Ulaşım, rehberlik, fotoğraf danışmanlığı.
Ücrete dahil olmayanlar: Öğle yemeği, kişisel harcamalar.
Fotoğraf Danışmanı: Özcan Şimşek – 505 3865302
KATILMAK İÇİN
Özcan Şimşek
505 386 5302