Hayal, fotoğrafçının en iyi arkadaşı olmalıdır…
Eğer fotoğrafı hatıra olsun diye çekmiyorsak ya da bir başka deyimle insanlara
bir şeyler anlatmak için fotoğrafçılık yapıyorsak; makinenin çektiğinden öte
sonuçlara uzanmamız gerekmektedir.
İnsanlar üzerinde tesir yaratmak istiyorsak, onların beklentilerinin daha
ilerisine uzanmak zorundayız. Bir bakıma sınırları zorlamalıyız ve farklı
görüntüler oraya çıkarmalıyız.
Bunu nasıl yapacağız?
İşte fotoğrafçı için en zor cevaba sahip soru bu.
Günümüzde sayısal çağın geldiği noktada en kolay elde edilen şeylerden birisi
fotoğraf ve en kolay ulaşılan şey de yine fotoğraf.
Bu durum kesinlikle enflasyona ve buna bağlı olarak değer kaybına yol açıyor.
Çoklar arasından sıyrılarak kendini göstermek işin en zor tarafı. Fotoğrafta
doku içinde yer alan ilgi merkezi oluşturmak gibi bir şey.
Burada bilinç en önemli rolü oynayan etken olarak ortaya çıkmaktadır.
Fotoğrafçı için öncelikle farklı, unutulmayacak ve çoğunluk tarafından
beğenilecek bir görüntü ortaya koymak zorunluluğu vardır.
Bu vasıflara sahip fotoğraf ise kendiliğinden önümüze çıkmaz.
Biz yaratmak ve yapmak zorundayız.
İşte sanat burada başlar.
Önce hayal etmek zorunluluğu vardır.
Hayal edebilmek için ise hayal gücünün kuvvetli olması, düşünenin özgür,
kültürlü ve sanatsal düş kurabilme, imge yaratabilme yeteneğinin olması gerekir.
Hayal edilen görüntünün ise yapılabilir olması ve sonuçta kabul görmesi gerekir.