SOKAK FOTOĞRAFÇILIĞI

 4 Ağustos 2004 tarihinde dünyanın önemli basın organlarında küçük bir haber yayınlandı. Fransız fotoğrafçı  Henri Cartier-Bresson’un 95 yaşında öldüğünü bildiren haber, bu sanatçıyı önceden bilenler tarafından merakla okundu. Henri Cartier-Bresson çağımız fotoğrafçılığının önemli kişilerinden biriydi. 1908 doğumlu Cartier-Bresson, ilk elde taşınabilir fotoğraf makinelerinin üretilmesiyle birlikte sokak fotoğrafçılığına başlamıştı. Onun fotoğrafçılık yöntemi Leica gibi hızlı bir makine, siyah beyaz film ve insanların günlük yaşamını betimleyen doğal olarak oluşmuş anlardan oluşuyordu.

Henri Cartier-Bresson fotoğraflarında ışık yetersiz olsa da flaş kullanmıyordu ve kadrajlama dediğimiz fotoğraf üzerinde belli alanları seçme işinden nefret ediyordu. Onun gözünde flaş ışığı fotoğraf üzerindeki görüntüyü bozuyordu, kadrajlama ise fotoğraf üzerindeki anlamın azalmasına yol açıyordu. Cartier-Bresson bu yöntemle sokak fotoğrafı çeken fotoğrafçıların belki de ilk ve en tipik örneğini oluşturuyordu. Onun sokak fotoğrafçılığı tanımı evinin dışındaki insanların yaşamından kesin, gerçek ve kısa belki de unutulmaz bir anı film ve fotoğraf kağıdı üzerinde yansıtmaktı.

Sokak Fotoğrafçılığı Nedir?

Sokak fotoğrafçılığı olayları veya belli bir durumu arka arkaya fotoğraflamak değildir. Bu işi yapan haber fotoğrafçıları zaten var biliyorsunuz. Sokak fotoğrafçısı evinden çıktığı zaman belli bir iş planı yoktur, onun amacı sadece sokaklardaki yaşamı görüntülemektir. Sokak fotoğrafçısı kompozisyon ve fotoğrafın çekileceği anın kararlaştırılması gibi iki önemli konuda hızlı biçimde karar vererek çalışır. Sokak fotoğrafçısının çoğu zaman filtre değiştirecek, makinesi üzerinde uzun ayarlar yapacak veya tripodunu kuracak zamanı yoktur. Fotoğraf üzerinde fotoğrafçının izleyenleri etkilemek istediği özenle ayarlanmış bir görüntü değil, başka insanların davranışları ve duyguları vardır.

Sokak fotoğrafçılığı dürüst ve açıktır. Bu tip fotoğraflar göz aldanmalarına yer vermez, film üzerine düşen ışığı etkileyecek bir değişiklik yoktur ve oluşan görüntü sadece o anı yansıtır. Fotoğraf üzerinde ne gösterildiği hakkındaki kararı ise izleyici verir.

Yanınızda Taşıyacağınız Malzemeleri Nasıl Seçeceksiniz?

Eğer anımsıyorsanız ünlü yönetmen Oliver Stone’un Müfreze (Platoon) filminde bir sahne vardı; kahramanımız er Chris bir çatışma için kaygılı bir biçimde hazırlanırken yanına çavuş Elias gelir ve kahramanımızın üzerindeki neredeyse bütün malzemeyi yere atar ve “Bunlara gerek yok” der. Sokağa fotoğraf çekmeye çıkarken de bütün ağırlıklarınızı, belki de küçük bir servet ödediğiniz için çok sevdiğiniz , lenslerinizi, filtrelerinizi hatta tripotunuzu evde bırakmalısınız. Sokakta size gereken sadece makine ve film olacaktır.

Sokak fotoğrafçıları için gerçekten de en önemli araç fotoğraf makinesi olacaktır. Makinenizin özellikleri sizi kısıtlayacak veya özgür bırakacaktır. Örneğin hızlı çalışan makineler şüphesiz sokak fotoğrafçılığı için daha uygundur. Makinenizin ilk açılış süresi kısa olmalı, ayarları kolay yapılabilmeli ve arka arkaya hızlı fotoğraf çekebilmelidir. Günümüzde üretilen gösterişli ve çok özellikli birçok makine ne yazık ki bu sınıfa girmemektedir. Bir gezi sırasında o çok sayıda LCD ekranı olan her tarafında ışıkları bulunan makinenizi nasıl sürekli olarak açık bırakacaksınız. Böyle bir makinenin pilleri kısa sürede zayıflayacaktır. Aslına bakarsanız sokak fotoğrafı çekmek için karmaşık fonksiyonları olan elektronik bir makine yerine mekanik bir makine tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Sokakta hızla giden bir bisikletlinin fotoğrafını başka nasıl çekebilirsiniz yoksa? Mekanik makineler zamanımızda çok az sayıda firma tarafından üretilmektedir. Bunlara en iyi iki örnek Zenit ve Leica modelleridir. Bu iki makineyi biraz araştırarak gerekirse ikinci el piyasasından kolaylıkla bulabilirsiniz.

Sokak fotoğrafçılığı için lens seçimi sırasında da makine konusunda olduğu gibi sorunu kolay çözeceksiniz. Lensinizi seçerken odak uzunluğu orta olan (40-50 mm) bir model seçmelisiniz. Biliyorsunuz insan görüşüne en yakın lens budur. Böylece fotoğrafınıza bakan kişiler çektiğiniz görüntüyü daha gerçeğe yakın bulacaklardır. Sonuçta böyle bir lens standart olarak makinelerle beraber verildiği için her zaman el altında bulunur. Bazen de mimari ağırlıklı veya geniş alanların fotoğrafını çekmek isterseniz geniş açılı odak uzunluğu küçük bir lense gereksiniminiz olabilir. Odak uzunluğu fazla olan lensler hem ağırdır hem de kullanımı sırasında tripod gerektirebilir. Uzaktaki objelerin fotoğrafını bulunduğunuz yerden çekmek yerine yakınlarına giderek çekmeyi deneyin. Böylece daha etkileyici sonuç alma olasılığınız artacaktır. Fokus özelliğine gelince lensiniz ve makineniz eğer çok hızlı otofokus yapamıyorsa otomatik lensleri kullanmayın. Bunun yerine alan derinliği uzun olacak biçimde ayarlarla hızlı yapılan manuel  fokus daha iyi sonuçlar verecektir. Özellikle fotoğrafta önemli bir yeri olan objenin net olarak görülmesine çok dikkat edin.

Film olarak yüksek ISO değerli (200-400 gibi) olanları seçmelisiniz. Böylece özellikle düşük ışıklı ortamlarda ve objeniz hızlı hareket ediyorsa enstantane ve diyafram ayarları açısından daha özgür olacaksınız.

Siyah-beyaz filmler çoğu zaman sokak fotoğrafçılığı için renkli filmlere göre daha uygundur. Bunun nedeni sokaklarda bulunan renkli objelerin bazen kompozisyonda öne çıkıp fotoğraf içinde diğer objelerin etkisini azaltmasıdır. Siyah beyaz film kullanmanız durumunda ayrıca film banyosunu kendiniz yapabilirsiniz ve kart baskısını yaparken pozlama hataları olan veya ışık hataları olan film karelerinde bazı düzeltmeler yapabilirsiniz.

Bazı Önemli Bilgiler ve Uyarılar

Dediğimiz gibi insanlara böyle yakın olmak sizin de onlar gibi davranmanızı gerektirir. Siyah kıyafetler içinde elinizde pipo ve gösterişli makinenizle dolaşıp masaların üzerine çıkarak veya gizlice fotoğraf çekmeye çalışarak çok itici olursunuz. Bu gibi durumlarda başınıza hiç istemediğiniz sorunlar gelebilir hatta güvenlik güçleri olaya dahil olabilir. En iyisi bir turist gibi giyinmek ve davranmaktır. İçinde bulunduğunuz topluluğa uygun basit ve dikkat çekici olmayan kıyafetler giyin. Zaten basit ve küçük bir makineniz olması gerektiğini söylemiştik. Bir topluluk içine girdiğinizde hemen fotoğraf çekmeye başlamayın, önce biraz etrafı gözleyin, insanları takip edin. Onların ilgisi zaman içinde sizin üzerinizden dağılınca belki makinenizin bir ayarını kontrol ediyormuşsunuz gibi sessizce fotoğraf çekmeye başlayın.

Fotoğraf çekerken insanlardan onay alıp almayacağınız biraz da duruma bağlıdır. Kalabalık ortamlarda ve genel çekimlerde onay almak hem olanaksız hem de gereksizdir. Genelde çok yakın çekimlerde örneğin portre çekimlerinde onay sorun. İnsanlara örneğin bir mim sanatçısı gibi profesyonel gösteri sanatçısı değilseler, para vermeniz gerekmez. Bunun yerine adreslerini alıp fotoğraf göndermeyi teklif edin, çoğunluk kabul edecektir.

Son olarak bazı yerlerde fotoğraf çekmenin yasak olduğunu unutmayın. Örneğin askeri alanlar, polis merkezleri ve güvenlik kuvvetlerinin bildirdiği diğer bazı yerlerde fotoğraf çekmek yasaktır. Ne yazık ki sayıları giderek artan toplum güvenliğini bozan olaylar nedeniyle giderek daha çok yerde fotoğraf çekmek yasaklanmıştır. Böyle uyarılar görürseniz veya duyarsanız bu yerlerde fotoğraf çekmemeye özen gösterin.

Sokak Fotoğrafçılığının En Önemli Kuralı: Hiçbir Kural Yok!

Kurallar, kurallar, kurallar. Fotoğrafçılık herkesin bildiği gibi bir sanattır, matematik problemi yada bir bilim dalı değil. Niepce’nin ilk fotoğrafı çektiği günlerden beri fotoğraf çekimi için birçok kurallar geliştirilmiştir. Örneğin ufuk çizgisi yataylığı, üçler kuralı, perspektif, alan derinliği, filmin hassasiyeti, objenin hareketi, diğer nesnelerin çerçeve içindeki yerleri, denge, ışık ölçümleri gibi liste devam eder gider. Bu parametreler yüzünden fotoğraf çekerken bazen değerli zamanlar kaybedilir. Fotoğrafçılık konusunda ortaya çıkan her ekol bu kurallara yenilerini eklemiş veya değiştirmiştir. Bu kuralları uygulamaya çalışarak göze batan hatası olmayan fotoğraflar çekmeye çalışmak çoğu kez fotoğrafçının yaratıcılığını etkiler. Sokak fotoğrafçılığında amaç kuralları tamamen bırakmaktır, kuralları değiştirmek veya yıkmak değil. Bu durumda bir fotoğrafçının film ve makine dışında gereksinim duyacağı üç şey istek, açık görüş ve yaratıcılıktır.

Makinenizle sokağa çıktığınız zaman fotoğraf çekme maceranız başlamış olacaktır. Yanınızda kolay taşınan bir omuz çantası içinde makinenizi gerekirse diğer bir lensi ve filtrelerinizi böylece kolayca taşıyabilirsiniz. Yedek film ve pil almayı da unutmayın. Sokaklardaki hareketlilik teorik olarak düşünürsek fizikteki kaos modeline benzer. Sizin bu durumda göreviniz ünlü fotoğrafçı Walker Evans’ın dediği gibi “Bakın ve gözlemleyin, çünkü bu dünyada kısa süre için bulunuyorsunuz.”

Sokak fotoğrafçılığı insanlarla yakınlaşmayı, onlardan biri gibi görünmeyi ve onlarla aynı davranışlar içinde olmanızı gerektirir. İnsanlar fotoğraf çekilirken doğal davranmalı, poz vermemeliler, size belki bir arkadaşlarına bakıyormuş gibi görünmelidirler. Genellikle sokakta basit işler yapan, yürüyen, konuşan veya etrafı seyreden insanlar fotoğraflarının çekilmesine itiraz etmezler. Çoğu zaman küçük bir gülümseme insanları rahatlatır ve sonrasında daha kolay fotoğraf çekersiniz. Her fotoğrafını çektiğiniz kişiden izin almanız gerekmez, sorulan kişi bu durumda düşünmeye başlayacak hatta size güvenmeyip izin vermeyecektir. İzin alsanız da insanlar poz vereceği için fotoğraf çektiğinizde yüz ifadesi ve duruşu anlamsız olacaktır.

Özellikle fotoğrafçılığa yeni başlayanlar insanların fotoğrafını çekerken çok utangaçca davranırlar. İnsanlara yakınlaşmak ve fotoğraflarını çekmek istemezler. İyi bir sokak fotoğrafı için objenize yakın olmalısınız bunu unutmayın. Bütün öyküyü anlatacak kadar yakınlaşın, daha fazla yakınlaşırsanız insanların dikkati size yoğunlaşabilir yada diğer başka açıdan görünecekleri kaçırabilirsiniz.

Bir yanıt yazın